Ferda Hanım, ”size bir site kuralım mı?” deyince aklımdan ilk geçen soru
buydu. Daha üç yıl öncesine kadar bilgisayar klavyesine,”acaba
dokunursam patlar mı” bilgeliğiyle bakan birinin, bir İnternet sitesini,
Alarko sitesi ile karıştırmasını hoş görmeye çalışın.
Hani şöyle
bir deyiş vardır: “Bir insanın gerçek ölüm tarihi, onun adının son
anıldığı gündür” falan diye.. Yani, arkanda konuşulacak anılar,eserler
bırakabilirsen,ölümünden çok sonra da iyi konuşulabilir hakkında,denmek
isteniyor.
Hoş, Hitler, Neron, Rasputin de hala anılıyor ama
kastedilen bunların olumlu versiyonları. Bu beslenme tarzı ile 2025’i
zor göreceğimden,ara sıra yazayım da, bari 2050’ye kadar anılayım
telaşındayım belki de.“ Ya, benim bir bunak büyük dedem varmış,yazmış
durmuş 20.yüzyılda” diye mi anılırım artık bilemiyorum.
Aslında
2000 yılında yayımlanan “Alanya’da 16 Yıl” adlı kitabımdan sonra başka
türde ikinci bir kitap niyetindeydim. Kızım Su’ya anlattığım “ev yapımı”
kısa masallarımı toparlamak istiyordum. Gerçi kızımı uyutmak için
anlattığım duygusal masalları gülünç bulan Su’nun, genellikle gülmekten
uykusu kaçardı. Sincap Sipru,Yeşim abla,bebek Fidan ve diğer
kahramanlarımız hazır gibiydi.
Ancak, Su büyüyüp, Ercan Saatçi,
Talkien adlı rekabet edemeyeceğim masalcıların, “Pop Star,Yüzüklerin
Efendisi” gibi eserleriyle ilgilenmeye başlayınca benim de ilham
perilerim uçtu gitti. Ben de gezi notlarıma devam ettim.
Seyyah
Evliya Çelebi, yüzyıllar öncesinde at ve deve sırtında gezip yazarken,
ileride kimlerin okuyacağını tahmin bile edememiştir. Kim bilir, belki
de bitemeyen Antalya-Alanya karayolu öykülerimi, üç yüz yıl sonra, aynı
yolu ışınlanarak bir saniyede geçen, yirmi dördüncü yüzyıl akrabalarımız, bu yıllardaki halimize acıyarak gülümseyeceklerdir.
Umarım sitenin zemin etüdü doğru yapılmış,malzemesi de kıvamındadır. Kalın sağlıcakla..
Tunç Müstecaplıoğlu
Mart 2004