Hollanda’nın 400 bin nüfuslu 4. büyük kenti Utrecht’de; 12-16 Ocak 2000 tarihinde düzenlenen fuarı yaklaşık 200 bin kişi gezdi.
1970 yılında; 50 katılımcıyla açık havada başlayan fuar; artık, 53
dönüme yayılan, 1600 kuruluşun stand kiralayarak katıldığı, Avrupa’nın
sayılı turizm fuarlarından birisi.
Yüzölçümü, bizim ancak yirmide
birimiz kadar olan Hollanda’da, 16 milyon kişi yaşıyor. Ülkenin % 20’si
kanallardan oluşuyor. Yıllık enflasyon % 2 gibi kulağa hoş gelen bir
rakam. Nüfusun % 36’sı ateist. Bisiklet en çok kullanılan taşıt aracı.
Bisikletlere ayrılan yol toplamı 8 bin kilometre. Bu, 8 kilometre yolu
olmayan Türk bisikletçileri için, cennet sayılabilir.
Yılda,
sadece 65 gün güneş yüzü gördüklerinden, 300 günü güneşli Antalya’yı
seviyorlar. 8 milyon kişinin yurtdışı tatili yaptığı Hollanda, her yıl,
çoğunluğu Alman olmak üzere, 7 milyon turiste ev sahipliği yapıyor.
Karayavuz
çetesinin uğursuz katliamından tüm Türkler’i suçlu bulmayan Avrupa’nın,
belki de bu en kibar ülkesinin insanları, o yıldan bu yana, sayıları
150 bin kişi artarak Türkiye’ye gelmeyi sürdürmüşler. Hollandalılar en
çok Fransa’yı ziyaret ediyorlar. Türkiye 14. sırada. 1999 yılında 350
bin Hollandalı gelmiş bize. Bunların 80 bini Antalya’da konaklamışlar.
Ülkenin
yarısı Flamanca dışında iki dil biliyor. 1200 seyahat acentesi tatil
pazarlıyor. Hollandalılar en çok; doğanın tadını çıkarabildikleri,
egzotik spor yapılabilen beldeleri seçiyorlar. % 88’i tatile deniz,
güneş ve kum için çıkıyor. Elleri hayli açık. Kişi başı 1500 DM
harcıyorlar ve ortalama on gün kalıyorlar ülkemizde. Neyi mi
sevmiyorlar? Çevreye duyarsızlığımızı, estetikten yoksun beton
apartmanları, hava limanlarının teknik yetersizliğini, havalimanı-otel
arasındaki tehlikeli karayolunu, hiç mi hiç sevmiyorlar. Hoş bunları biz
de sevmiyoruz ama, biz burada tutuklu kaldık.
Kendi hayatımızdan
çalarak burada yaşayıp gidiyoruz. Fuarda Alanya da vardı. Alanya
Belediyesi, ALTİD Ve ALTSO, üç elle bir standı doğrultmuşlardı. Sempatik
broşür, lokum ve meşhur takvim bolca dağıtıldı. Takvimi kime sorduysam
beğendiğini söyledi. Yollarında kokain satılan, coffee shoplarında her
türlü uyuşturucu kullanılan, şehrin ortasında kalan geleneksel kırmızı
fenerli genelevleriyle gurur duyan bir Hollandalı’ya, büyüteç yardımıyla
günlerce tartışılan karikatürü gösterip, müstehcen bulunarak tepki
gördüğünü anlatsaydık, herhalde beş dakika gülerdi.
Havalimanına gelirken yol kenarında şöyle bir tabela dikkatimi çekti. “IF WE CHANGE, THE WORLD CHANGES”
( Eğer biz değişirsek, dünya da değişir..! )
Tunç Müstecaplıoğlu
19 / 01 / 2000