Tunç Bey, uzun zamandır Umman’dasınız? Yurt dışında yönetici olmanın tarifini yapar mısınız?
Umman’da çalışmaya başlayalı neredeyse 4 yıl oldu. Umman öncesinde de tamı tamına 3 yıl Mısır’da çalışmıştım. Yurt dışında yönetici olmak, ülkeden ülkeye, firmadan firmaya farklılık gösterir. Ben Umman’da Orascom’da çalışmaktan mutluyum, belki bir başkası aynı koşullarda Umman’da ya da bir başka ülkede çalışmaktan mutlu olmayabilir.
Yurt dışındaki yöneticilik anlayışı ile Türkiye’deki yöneticilik anlayışı arasındaki en belirgin farklar nelerdir?
Üçü bize ait olan, toplam yedi uluslararası oteli olan bir şehirde yöneticilik yapıyorum.
800 küsur otelli gergin Antalya ortamına oranla hayli rahat bir hayatımız var.
Yöneticisine tam yetki veren bir şirkette çalışmanın keyfini çıkarıyorum.
Umman’ın 4.5 milyon toplam nüfusunun 2 milyonu benim gibi yabancı.
30 farklı ülkeden 850 kadar takım arkadaşım var.
Farklı kültürlerdeki insanlarla birlikte, 103 farklı ülkeden gelen misafirlere hizmet etmek güzel bir duygu.
Hangi ülke olursa olsun, herkese uluslararası arenada çalışmalarını tavsiye ederim.
Yeni kuşak yönetici adaylarında eski nesil adaylara göre gördüğünüz en büyük değişim nedir?
Yeni-eski ayrımından pek anlamıyorum.
İyi ve kötü insanlar olduğu gibi iyi ve kötü yöneticiler var.
Yeniler olgunlaşıp ağabeylerini geçebilecekleri zaman direksiyona otururlar.
Teniste neredeyse 20 yıldır Federer, Nadal, Djokoviç üçlüsünü izliyoruz.
Gençler onları çıkıp yenene kadar, tenis dünyasını domine edecek bu meşhur üçlü.
Takvim yaşına pek önem vermem, işin gerektirdiği performansı gösteren yöneticiler ileri yaşlara kadar yöneticilik yapabilirler.
Eski Nesil Yöneticiler yeni Nesilden neler öğrenmeli, yeni nesil yöneticiler eskilerden neler öğrenmeli?
Eskiler daha iyidir diye bir kural yok.
Yaşı ilerlemiş bir ahmakın, çalışkan ve parlak bir gençten daha önce doğmuş diye bir avantajı olamaz.
Daha yaşlı olanlar da, kendisinden daha genç olanlardan bir çok şey öğrenebilir.
Zaman
ilerledikçe, insanlar biraz daha sabırlı olmayı, şükretmeyi, iyiyi
kötüden daha hızla ayırt etmeyi, daha iyi bir dinleyici olmayı öğrenip
uygulayabiliyorlar.
Son olarak siz kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlarsınız?
Koçluk (kurbanlık koç ile karışmasın lütfen) modeli benim yapıma daha uygun.
Koyduğum
kurallara önce kendim uyarım, departmanların arasındaki uyumu
artırmaya, misafir, yatırımcı memnuniyeti kadar çalışan memnuniyetine de
özen göstermeye, olabildiğince bir aile ortamı yaratmaya, dikte edip
talimat vermek yerine ortak akıl ile, diğer amirlerimin görüşlerini
dikkatle dinleyerek birlikte karar almaya çalışırım.
Kuzguna yavrusu güzel gelirmiş gibisinden, kendi becerilerimi anlatmak tuhaf bir duygu yarattı bende şimdi.
Benim
kendimi tanımlamamla, benimle birlikte çalışan/çalışmış arkadaşlarımın
görüşleri bir miktar da olsa birbiri ile örtüşür umarım.
Şimdi de şu an yönetici olduğunuz markanızın son durumunu ve gelişmelerini sizden dinleyelim.
Orascom Hotels Management olarak beş ülkede 35 otel işletiyoruz.
Ben, Umman’da başkent Muscat ve ondan sonraki ikinci büyük şehir olan Salalah’da 3 otel ve 1 Aqua Park’tan sorumluyum.
Umman, Mısır’dan sonra Orascom’un en fazla yatırımı olan ikinci ülke.
Şu ana kadar bu ülkedeki 4 proje için harcadığımız para 700 milyon dolar civarında.
30
yıllık geçmişi olan ana şirketimiz Orascom Development, içinde otel,
hastane, kütüphane, marina, villa ve evler olan şehirleri sıfırdan
yaratıyor.
Mısır’ın Hurghada adlı şehri yakınlarında 30 yıl önce
kurulan El Gouna şehri, içinde hastanesi, okulu, 17 oteli, üniversitesi,
22.000 yaşayanı ile buna en güzel örnek.
Şirketimiz, İsviçre’nin Andermatt adlı kayak merkezini neredeyse yeniden yarattı, Karadağ’da da benzer bir yapılanma var.
Pek yakında Fas ve İngiltere’de de önemli projelere imzalar atılacak.
Son olarak Türk Turizm profesyonellerine iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Türk turizmcileri dünya turizminin temel taşlarındandır.
27 Temmuz’da Aktob’un 35. Yıl kutlamaları için Aspendos’taydım.
Oradaki onca turizm emekçisini görünce, yetişmiş insan kaynağımızla yeniden gurur duydum.
Seksenli
yıllarda 50.000 kadar misafir ağırlayan Antalya, 2018 yılında 14 milyon
milyon kişiyi ağırlamışsa ve kendisine 20 milyon gibi yepyeni hedefler
koyabiliyorsa, bunu o gün o antik tiyatroda bir araya gelen insanlara da
borçlu.
İçimizdeki doğal misafir ağırlama genlerimizi profesyonelce
geliştirip, gelecek misafirlerin taleplerine uygun programlar
geliştirerek, çok büyük bir katma değer yarattık.
Hem de yapılan onca politik hataya rağmen.
Bunca
kaygan ortam, borç, dibine kadar rekabet, sektörde çalışan onbinlerce
kişinin aylarca işsiz kalmalarına, yurt dışındaki olumsuz imajımıza
rağmen, Türkiye’ye hala 40 milyona yakın yabancı geliyorsa, bunda en
büyük pay sahibi, işini özveri ile yapan, mesai gözetmeksizin çalışan,
her krizden güçlenerek çıkan Türk turizmcileridir.
Türk turizmi, dünyada konuşulan, bir çok ülkede örnek gösterilen, bu sektörün dünya çapındaki ağabeyi konumundadır.
Doktorlar, mühendisler, mimarlar, dünyanın neresine giderlerse gitsinler mesleklerini icra edebilirler.
Turizmciler de öyle.
Bizi nereye koyarsanız koyun, ortama hemen adapte olup, aynı kendi ülkemizde olduğu gibi gelen misafirleri mutlu edebiliriz.
Özetle, kendi değerimizi doğru algılayıp, turizm profesyonellerimizle gurur duyabiliriz..
Tunç Müstecaplıoğlu
17.07.2019