Günümüze kadar bir çok iktidarın turizmin gelişimine şöyle ya da böyle bir miktar katkıları olmuştur.
Tabii ki başarıdaki aslan payı turizm sektörü yatırımcıları ve çalışanlarınındır.
Öyle güzel bir ülke ki Türkiye, onca hatalı politikalara, krizlere rağmen Dünya Turizmi’nde 4. sıraya oturduk.
Antalya’ya çalışmak üzere ilk geldiğim yıl olan 1984’de 50.000 olan turist sayısı, 35 yıl sonra 2019’da 16 milyon sayısını yakaladı.
Geçecek de..
Bunun için gerekli olan alt yapı, yeterli oda ve çalışan sayısı, fiyat-kalite dengesi, krizlerle başa çıkabilme deneyimi, her şey dahil konseptini geliştirebilme becerisi, rekabetin verdiği daha iyi olma dürtüsü, charter bağlantıları, bizi kürsüye taşıdı.
Tabi ki daha iyi olabiliriz.
Avrupa’daki onca sevimsiz imajımıza rağmen, bize gelmekten kendilerini bir türlü alıkoyamıyorlar.
Coğrafya kaderdir derler ya hani.
Antalya’nın coğrafyası en önemli avantajlarından.
İki hafta kadar Almanya’da tatildeydim, yeni döndüm.
Mayısın ortasında hava 6 dereceydi ve günlerce yağmur yağdı Münih’te.
Oysa bu berbat havadan, yumuşacık Antalya iklimine sadece 3 saatte ulaşılabiliyor.
Vasatın altında, sert bakışlı, her an azarlamaya meyilli Alman çalışanlar sonrasında, güler yüzlü Türk servis çalışanları Alman’ına da, Rus’una da çok iyi geliyor.
Değerimizi iyi bilelim.
İstikrarla iyi hizmetimizi sürdürelim.
Şımarırsak düşeriz.
Devletin bana göre yerine gelince de..
Devlet, yolları yapar, alt yapıyı güçlendirir, bizim ve gelen misafirlerimizin güvenliğini sağlar, kimsenin yaşam, eğlence tarzına karışmaz, bununla ilgili yasaları geliştirir, saygın ve işbilir bakan ve bürokratları göreve atar, onların çalışmalarını takip eder, saksıdaki çiçeği sular, büyümesine yardımcı olur, çiçeğin cinsinin değişmesine beyhude zaman harcamaz, misafirleri getiren operatörden, konaklamalarını sağlayan sektörün her paylaşanını dinler, yardımcı olur, fuarlar ve elçilikler aracılığı ile ülkenin genel imajını parlatır, Türkiye’yi her fırsatta hatırlatır..
İÖ 412-323 yılları arasında yaşamış olan ünlü Yunanlı filozof Diyojen’e, onun yaşadığı kent olan Korint’i ziyarete gelen Büyük İskender bir dileği olup olmadığını sormuş.
Diyojen’in İskender’e verdiği cevap, benim turizmcilerin devletten beklentileri konusuna yorumumla benzeşiyor;
“Güneşime gölge etme, başka iyilik istemem senden”..