Corona hakkında yazmayan pek kalmadı sanırım. Bari ben de eksik kalmayayım diye, Covid-19 makale kuyruğuna gireyim dedim. Küresel etkisi hesaplanamayan şu kahrolası virüsün, Çin’in Wuhan adlı şehrinden, tüm dünyaya ihraç olacağı kimin aklına gelirdi bundan altı ay kadar önce.
Deprem ya da terör olayları olur, o ülkeyi ya da hadi bilemedin olay olan ülkenin yakındaki coğrafyayı etkilerdi.
Oysa ihracat şampiyonlarından Çin, bu belayı nasıl oldu da her yere bulaştırmayı başardı, hala tam anlamış değilim.
Bugün itibari ile 6.3 milyon vaka, ben bu yazıyı bitirene kadar da muhtemelen 375.000 ölü.
ÇİN DÜNYANIN GÖZÜNE ÇAKTI YUMRUĞUNU VE SONRASINDA HEMEN KAÇTI RİNGTEN
Amerika, “dünya liderliğini bu dalda da kimseye bırakmam” diyerek bunda da 1.8 milyon vaka ile birinciliği kimseye bırakmadı.
Onu şimdilik, Brezilya, Rusya, İspanya, Birleşik Krallık, İtalya, Hindistan, Fransa ve Almanya izliyor.
Biz de 164.000 vaka ile 10. Sıradayız.
En virüslüler liginin ilk 10’unda, turizm dünyasının liderleri olması da şanssız bir sıralama oldu.
Baş mikrop Çin ise, 83.000 vaka ile 17. sıraya gerilemiş durumda.
Mers
ve Sars adlı diğer virüslerle akraba olan bu, tanımı “şiddetli akut
solunum yolu sendromu” olarak yapılan bela ne zaman çıkacak
gündemimizden acaba?
Bazı yaklaşık rakamlar vermek isterim:
Eskiyen kabusumuz Aids’den günde 5.000 kadar insan ölüyor. (nasıl da demode olup gündemden düşüverdi anlamış değilim)
Alkole bağlı hastalıklardan 8.000, sigaradan 16.000, kanserden 26.000.
Açlıktan ise 32.000 kişi veda ediyor her gün.
Corona’yı küçümsediğim anlaşılmasın lütfen, ama günde 2.000 kişiyi kaybettiğimiz Corona ne zaman defolup gidecek acaba?
PEKİYİ TURİZM NASIL KURTULUR?
Krizlere bağışıklığı olan kalın enseli Türk turizmi bunu da atlatacaktır elbet.
Kabus yelpazesine siyahın bir başka tonu daha ekleniverdi.
Bunu da atlatacağız evelallah, yumruktan şişmiz gözlerimiz ve kırık bacağımızla bir sonraki krize hazırlanıyoruz.
Bu çok bilinmeyenli denklemin nasıl çözülebileceği hakkında, yurt dışında yaşayan bir kaç turizmci arkadaşımla da konuştum.
Yılda
milyarlarca € ciro yapmalarına rağmen, ya zarar eden ya da şansları iyi
giderse minimal karlarla yılı kapatan tur operatörleri, bu aylarca
gelirsiz ekonomik felakete nasıl dayanabilecekler acaba?
TUİ’nin Almanya’da alacağı yazılan 1.8 milyar €’luk devlet katkısı, onları hangi aya kadar geçindirebilir acaba?
Bir
seyahat acentesi, başta İspanya, Türkiye, Yunanistan, Mısır, İtalya
olmak üzere Akdeniz ülkelerini satamazsa nasıl doğrultabilir belini?
En önemli kaynak pazarımız Rusya’da da durum daha farklı değil.
Yolculardan
toplanan yüz milyonlarca $ ödemeleri Rus hükümeti operatörlere,
“tatilini iptal etmek isteyen olursa hemen parasını iade edin” derse kim
çıkabilecek bu işin içinden?
22.000 kadar uçağın yerde yattığı yazıp çiziliyor.
Pekiyi,
sadece her daim uçarak para kazanabildiği, %1-3 arası kar marjlarıyla
çalıştığı söylenen havayollarının durumu ne olacak?
KOLAYSA GEL DE SEN ÇIK TATİLE BAKALIM
Tüm ülkeler birbirlerine uçma izni verdiler diyelim, son tüketici bu konuda ne düşünecek acaba?
Çantasında
virüssüz olduğunu belgeleyen Covid karnesi ve maskeleri ile 4 saat
kadar önce havalimanına gidecek, önceden zorunlu Covid sigortasını
yaptırmıştı zaten, havalimanında artık güvenlik görevlilerinin onu
elleriyle mıncıklamadığına sevinecek, uçakta sosyal mesafeye uygun olsun
diye azaltılan koltuklar dolayısıyla bir miktar daha pahalı olan
biletini daha önceden almıştı, uzun süredir uçmayan uçağı havalanacak,
salimen varacağı havalimanında benzer kontrollere de hazırlıklı, alnına
muşambalı giysisiyle ateş ölçerini doğrultan görevliye de çoktan
aşinadır, çeşitli sınav sorularından sonra tatil yapacağı ülkeye ayağını
bastı nihayet.
Otelde onu yine ateş ölçen aletleriyle maskeli
görevliler karşılayacak, her yere dağılan dezenfektanlarla sık sık
ellerini temizleyecek, kapalı alanlarda düzenli olarak maskesi ile
dolaşacak (yemek yemek biraz zor olacak haliyle), açık büfelerden diğer
otel misafirleri ile sohbet ederek yemek alma zevkini unutacak, barlarda
maskeli barmenlerle söyleşmek de bir süreliğine hayal olacak, plajda,
havuzlarda, amfitiyatroda diğer misafirlerle arasında mesafe olmasından,
kriz dolayısıyla otel fiyatlarının ucuzlamasından pek şikayet
etmeyecek.
Tatil fantezilerinden biri de, tatil sırasında yeni birisi ile tanışarak onunla bir aşk yaşamaktır.
Bekarların bu hayallerinin gerçekleşmesi bu dönemde biraz zor görünüyor.
Maazallah
(uzun yıllardır Arap coğrafyasında yaşayınca, ara sıra bu tür
terimlerimi hoş göreceksiniz artık) ya tatilde virüs kaparsa ne olacak?
Acaba
otelin teşhisi doğru koyacak bir doktoru var mı, yakınlarda karantina
ya da tedavi için güvenilir bir hastane, sağlığı kötüleşirse ya da
gittiği ülke gelebilecek yeni bir virüs dalgasında sınırlarını kapatırsa
ülkesine nasıl dönecek, acaba Covid sigortası o ülkede geçerli olacak
mı?
Ya oteller..
İÇİ SENİ DIŞI BENİ YAKAR
Bunca ay
işsiz geçen uzun bir dönemin ardından bu yeni yatırımları nasıl
karşılayacak, misafir-misafir, çalışan-çalışan, misafir-çalışan
temaslarını sağlıklı ve konukseverlik çizgisinden ödün vermeden nasıl
düzenleyecek, bunları partner tur operatörleri aracılığıyla potansiyel
misafirlerine nasıl aktaracak, “%50 doluluğu aşmayacaksınız” gibi bir
talimat gelirse, yarım kapasite ile kar edebilecekler mi,sadece
Antalya’da 1000’e yakın rakip tesis arasından hizmetinin yanısıra
güvenlik önlemlerindeki farkını nasıl anlatarak tercih edilecek, sadık
diye düşünülen misafirleri bunca engele rağmen yine de sevdikleri
otellere sadakat gösterecekler mi?
Virüsle başarıyla mücadele eden,
verilerini, hatalarını, becerdiklerini, son durumlarını, aksilik halinde
aldıkları önlemlerini, şeffaf ve dürüst bir biçimde anlatabilen
ülkelerin öne çıkacağını düşünüyorum.
Tabi ki politik ilişkiler,
geleceğini hasretle beklediğimiz ülkelerin, Türkiye’deki ve diğer
ülkelerdeki ortaklıkları ve yatırımları da belirleyici olacak.
Şu
sıralar, kaynak pazar liderlerine sallanan bir parmak, verilmeye
çalışılan bir ayar, zaten topallayan turizmi dibe vurdurur, bu
tavsiyemin bir işe yaramayacağını bilmeme rağmen yine de aman! diyeyim..
Beklediğimiz
tüm ülke vatandaşlarının, bu yıl kendi ülkelerinde kalmaları için bir
çok neden ve ülkelerinde henüz görmedikleri bir çok bölge var.
Dünyanın bir çok ülkesinde bisiklet satış ve kiralama işleri zirve yapmış durumda.
Kamping, apart otel işletmecilerinin de iyi bir sezon geçirmeleri bekleniyor.
Yine de iyimser olmamız lazım.
Böyle bir turizm türü sürdürülebilir olamaz, aşısı da bulunduktan sonra mutlaka eski düzene dönülecektir.
Yazımı sevgili Yusuf Hacısüleyman’ın geçenlerde yazdığı makalesinin çok inandığım başlığı ile bitireyim:
HERŞEY ESKİSİ GİBİ OLACAK
Tunç Müstecaplıoğlu
01.06.2020