Biliyorum konu biraz tatsız, ama ölüyor bizim cins sonunda bir şekilde işte. "Kaç yıl daha yaşarız, sonumuz nasıl olur acaba" diye düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Nasıl ve ne zaman öleceğimizi hep merak eder, hem de bilmek istemeyiz değil mi?
Ah keşke ben de filanca gibi küt diye gidiversem kimseye muhtaç olmadan,
mesela 100 sene sağlıklı bir şekilde yaşadıktan sonra ne iyi olur fikri
güzel de, doğanın uygulamasında bazı farklılıklar olabiliyor ne yazık
ki.
Kızımın bana talimatı var, "baba kendine iyi bak senden 100 yıllık bir performans bekliyorum" şeklinde.
Ölüm meleği daha erken gelirse kendisinden rica edeceğim, bakalım buna ne diyecek?
Brad Pitt, Joe Black rolünde şahaneydi.
Evrene gerekli enerjiyi yolladım, beni de Ornella Muti onu tanıdığım (ilişkimizi ne yazık ki sinema koltuğunda benim onu
izlememden daha fazla ilerletemedik) 23 yaşındaki haliyle alıp götürsün dedim.
Realite ise genellikle bundan farklı olabiliyor.
Bunaklık,
ya da kibarca kişileri hatırlayamama, unutma, felç/yürüyememe, altına
kaçırma ve buna benzer bir sürü tatsız istem dışı tatsız işler.
Bir
süre önce dimdik ayakta iken, bir süre sonra (ki bu süre sanki 50'den
sonra daha hızlanıyor gibi) vücudumuzda arızalar başlıyor.
Yıkatma, pasta cila, iç temizlik yetmeyip, kaporta değişimi, komple boya, motor değişimi zorunlu hale gelebiliyor.
1980'li yıllarda Nermin halam kendi isteği ile Maltepe'de bir Huzurevi'ne yerleşmiş ve yaşamının son yıllarını orada geçirmişti.
Kendisini
keyifle sıkça ziyaret etmemize rağmen, artık ev işlerinde zorlandığını
ve orada yaşamak istediğini söylemiş ve kısa sürede yaşadığı yeni evine
neşe getirmişti.
Önceleri çok rahatsız olmuştuk bu durumdan, ancak sonra onun orada daha mutlu olduğunu görünce içimiz rahatlamıştı.
Ailemizden, şu ana kadar Huzurevi'nde vefat eden yegane akrabamız Nermin Hala oldu.
Bana bu fikir çok iyi görünüyor.
Gerçi henüz enerjim yerinde olduğu için, kafamda Club Med gibi bol etkinlikli Huzurevleri canlanıyor.
Şu halimle herkesi orada huzursuz edeceğimden hiç kuşkum yok.
Hemen ardından, yoksa bir Huzurevi mi işletsem diye girişimci ruhum devreye giriyor.
İçinde farklı restoranlar, spor salonları falan.
Belli ki müşteri bulamayacağım ben bu eve.
Kızım sağolsun, bana ileride bir gün bir Ferrari hediye etmek istediğini söyleyerek onurlandırdı.
Ben
de kendisine, "sakın bu işlerle kafanı meşgul etme, bana o yıllarda
yaşlı bezi gerekebilir" diye kendisini şimdiden vazgeçirdim.
Kaliteli bir yaşlanma ve daha uzun bir ömür için kendimize iyi bakmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Matematik de önemli tabi ki.
Tahminen kaç yıl ve nerede yaşarız?
Emeklilik hayatımızı nerede geçiririz?
Ege'de, Güney'de, yoksa bir başka ülkede mi?
Hastane hizmetleri de iyi, ödenebilir ve eve yakın olmalı.
Yıllık bütçe, yıllara göre artabilecek sağlık giderleri, diğer harcamalar..
Mevcut paramız ve sosyal güvencelerimiz.
Hayli değişken ve kaygan ülkemizde kolay hesaplar değil bunlar.
Hem günümüzü güzel değerlendirelim, hem de yaşlılık paramızı bir kenara ayıralım derim.
Bana görüş, plan ve önerilerinizi özelden yazmak isterseniz memnun olurum.
Gelecek de bir gün gelecek..
Hepinizi sevgiyle öpüyorum.