6-7 Kasım 1999 tarihlerinde Frankfurt’ta gerçekleşen yaygın adıyla Neckermann Fuarı olarak bilinen bu mini fuar; cılız da olsa, 2000 yaz sezonuna ışık tutacak nitelikteydi. Otelcilerimizin çoğu bilirler; bilmeyenlere fuarla ve Neckermann’la ilgili bilgiler aktarmak isterim.
Bundan birkaç yıl önce, Avrupa’nın en yüksel cirolu alışveriş
merkezlerinden Neckermann’ın sahibi olduğu tur operatörü NUR TOURISTIC
ile; LUFTHANSA’NIN kardeş kurulu olan CONDOR uçak firması birleşmişti.
4,9
yaş ortalamalı, 42 modern genç uçak filosuyla, başlı başına bir güç
olan CONDOR ile NUR TOURISTIC’İn mantık evliliğinden; nur topu gibi,
C&N adlı bir bir dev dünyaya geldi.. Kısa sürede Avrupa’nın beşinci
büyük tur operatörü haline gelen C&N gurubu, şimdilik, yılda dört
milyon tatilciyi seyahate gönderiyor.
Vergi sonrası yılda net
geliri 153 milyon Mark’ı aşan gurup, yıllık % 5’lik bir artış
göstererek, hisse senetleri çok talep gören bir şirket konumuna geldi.
Grubun dünyanın çeşitli yerlerinde toplan 34 bin 500 yatağa sahip 51
oteli var. C&N’in tatil programları, Almanya’nın 6 binden fazla
satış noktasında ( bunlara Reisebüro deniliyor ) tüketiciye sunuluyor.
C&N gurubu oluşturduğu programları; Terramar, Neckermann, Kreutzer, Fischer, Airmarin, Bucher gibi,
kendine ait olan farklı tur operasyon firmaları aracılığıyla ( bunlara
Reiseveranstalter deniyor) satıyor. Grubun, ayrıca,uygun zamanlarda
otel, tatil köyü satın alan, kiralayan Iberostar adlı Hotel Management şirketi, bu şirketle bağlantılı Paradies ve Aldiana adında tatil köyü zincirleri var.
Şirketin;
çocuk, yaşlı, genç, aile, bekar, özürlü, sporcu, uçuk, snob, maceracı;
kısacası, aklınıza gelebilecek her türlü insan için uygun bir tatil
programı ve kataloğu var.
İşte bu fuarın amacı, C&N’in, Almanya’daki alt acentelerine 2000 yaz programını anlatmaktı.
Turizmciler,
yüzden fazla otobüsle; Almanya’nın her yerinden, Frankfurt’a aktılar.
C&N’ciler partnerlerine ulaşım, konaklama, yemek ve eğlenceyi
ücretsiz olarak sundu.
Almanya’nın her yerinden gelen 10 bin uzman
acenteci; C&N’in, 30 ayrı ülkeden 380 partneri ile tanışma olanağı
buldu. İki kattan oluşan on dokuz dönümlük toplam alanda, broşürler
dağıtıldı,kartvizitler değiştirildi; konserler izlendi, yemekler yendi,
barkovizyon gösterileriyle beyinler yıkandı.
Peki Alanya’nın Durumu Neydi?
Diye
düşünüyorsanız, fena değil diye özetleyebilirim. Türkiye’nin başına
muhtemel her türlü felaket şimdiden geldiğinden; 2000 yılı iyi geçeceğe
benziyor. Her yer dolduktan sonra, Alanya’nın da dolmaması için pek
engel yok gibi. Ancak, 2000’in Mart ayında, Berlin’de yapılacak fuara
kadar; kim öle, kim kala.
C&N gurubu çalıştığı her oteli;
stand kirası, otel ve uçak bilet ücretleri, 2000 yaz sonu faturalarından
düşülmek üzere davet etmesine rağmen; tembel otelcilerimiz Frankfurt’u
şereflendirmediler.
Kenya’dan, Avusturya’dan bile C&N dostları gelmiş, ancak bizim hazretler üç saat uçuşu göze alamamışlardı.
Daha eleştireceğim ama, ALTİD Basın Sözcüsü Gülçin Hanım kızar diye üstü kapalı geçiyorum.
Hayriye-Emre
Argun çifti başta olmak üzere, bir avuç Alanyalı otelci; Kleopatra
Otelleri’ni ve Alanya’yı kısıtlı bütçelerine rağmen çok iyi tanıttılar.
Fikir olarak, 15 otelin, Alanya’nın kreması olan Kleopatra Plajı’na tek
başına sahip çıkarak, öne fırlamaya çalışmasına pek sempati duyamıyorum.
Dev
Kleopatra Plajı posterinin kuruluşu, aydınlatması, yeri, ustacaydı.
Bırakın diğer ülkeleri, bir tek Club Ali Bey’in bile,( ki fuarın
yıldızlarındandı ) sırf bu fuarda, 150 bin DM para harcadığını düşünecek
olursanız; Alanya’nın, tanıtım mantalitesi ve bütçesi olarak, nerelerde
emeklediğini daha iyi algılayabilirsiniz.
İlçemizin tanıtımına kafa yoranların, Argun çiftine kulak vermelerini öneririm!...
Bu arada, gurbet ellerde; 8 Kasım günü, Avrupa’nın bir numaralı spor kanalı Eurosport’ta, 9. Alanya Triatlonu’nu izlemek çok keyif verdi. Milyonlarca Mark’a yaptırılamayacak tanıtımı, elimizde tutmakta zorlandığımız bir Triatlon organizasyonu başarıyor.
Finalin
bir Alanya balıkçı motorunda dalgalanan Türk bayrağında fokuslanması ne
kadar güzelse, organizasyona maddi, manevi hiçbir yararı dokunmayan
federasyon başkanı Şahin’in sporcuların yanında, bir iş becermiş
edasıyla ekranlara sırıtarak gözükmesi de o kadar kötüydü.
Tunç Müstecaplıoğlu
11 / 11 / 1999