Citius, altius, fortius demiş modern olimpiyatların kurucusu Fransız baron Pierre de Coubertin.
Yani, daha hızlı, daha yükseğe, daha güçlü..
Kendisinden önce 2 yıl kadar başkanlık yapan Yunan’dan sonra Pierre baba atmış temelini asri Olimpiyat oyunlarının.
Müzikallerle tanışmam yaklaşık kırk yıl öncesine dayanıyor.
Annemin zoru ile İngiliz şarkıcı Cliff Richard’ın başrolünü oynadığı “Summer Holiday” filminden sonra eve büyülenmiş gibi dönmüştüm.
Bu kez yolum İrlanda’ya düştü. Hani şu Serbest olanına. Yani, 800 sene zorunlu beraberlikten sonra, 1923 yılında paçasını İngiltere’den kurtarmış olan İrlanda Cumhuriyeti’ne. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ile tanınan ve başkenti Belfast olan Kuzey İrlanda oluyor. Kuzeylileri Protestan, Serbest olanları ise Katolik.
Bu aralar iş bahanesiyle leylekle beraber havalardayım. Son yolculuğumda leylek yoktu. Çünkü Norveç’teydim. Bir otelimize iki yıldır bol miktarda gelen, zarif, güleryüzlü, sorun çıkarmaya niyetsiz Norveçliler, acaba evlerinde nasıldılar? Şimdi size bunları, Abba’nın otuz yıllık klasiklerini dinleyerek yazacağım.
Geçen hafta, iki gecede üç farklı tanıtım toplantısına katıldım.
Önce bir İskoç viskisi olan “Glenmorangie” ile Hillside Su otelinin güvertesinde tanıştık.
Bundan birkaç yıl önce, haftada 2-3 yazı yazarken elimin nasıl gittiğinin farkına varmazdım. Şimdi, biraz da antrenmansızlıktan olacak kağıtla uzunca bir süre bakıştık.
Stockholm Terminali’nde, Metin isimli bir taksi şoförünün arabasına denk gelince, şehir hakkında Türkçe bilgiler alabileceğimi sanarak sevinmiştim. Ancak Metin, Türkçe selamıma İngilizce karşılık verdi ve Türkçe konuşmadığını belirtti.