Günümüze kadar bir çok iktidarın turizmin gelişimine şöyle ya da böyle bir miktar katkıları olmuştur.
Tabii ki başarıdaki aslan payı turizm sektörü yatırımcıları ve çalışanlarınındır.
Öyle güzel bir ülke ki Türkiye, onca hatalı politikalara, krizlere rağmen Dünya Turizmi’nde 4. sıraya oturduk.
“Elin şanslı Bedevisi, bunlar petrol sayesinde zengin olmuşlar ama kültürleri yok” gibi lafları siz de sıkça duymuşsunuzdur. Körfez Ülkeleri (Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman ve Birleşi Arap Emirlikleri) arasında yıldızı hızla parlayan bu başarılı ülkeyi, böylesi küçümseyici ifadelerle eleştirmek için ancak, oralara hiç gitmemiş, bu ülkeyi hiç araştırmamış olmak gerekir.
"Her koyun kendi bacağından asılır" özdeyişini bir miktar vahşi bulsam da bir hayli gerçeklik payı vardır. Evet, kendi kordonlarını kendileri kesmeli tüm bölgeler. O nedenle de, bölgesel turizm derneklerinin önemi, değeri bir kere daha anlaşılıyor.
Geçtiğimiz günlerde, dünyada en çok seyahat satın alan ülkelerin başını çeken Almanya’nın başkenti Berlin’de bir turizm fuarı vardı. ITB’nin açılımı, uluslararası turizm borsası anlamına gelir.
Müzikallerle tanışmam yaklaşık kırk yıl öncesine dayanıyor.
Annemin zoru ile İngiliz şarkıcı Cliff Richard’ın başrolünü oynadığı “Summer Holiday” filminden sonra eve büyülenmiş gibi dönmüştüm.
Hrant Dink'in ardından yorum yazmayan bir ben kalmıştım.
Eksik kalmayayım diye oturdum ben de yazıyorum işte.
“Bir yarışın bitimine geldiğinizde, bir başka yarışın başladığını görüyorsunuz”.
Marilyn Monroe söylemiş galiba bu sözleri.
Sarışınlarla ilgili salak yakıştırmalarını oldum olası sevmemişimdir zaten.
1991 yılında Alanya Triatlon ve Tenis Kulübü’nü (ATTK) kurmuştuk.
Kurmadan\n bir yıl kadar önce, daha öncesinde hiç görmediğimiz uluslar arası bir \nTriatlon organizasyonu için bir araya gelmiştik..