Eşimle ikimiz, 2012-2015 yılları arasında yaşadığımız Mısır’ı bir hayli özlemişiz.
O nedenle de Haziran ayında, bir haftalık tatilimizi Hurgada’da değerlendirmeye karar verdik.
Günümüze kadar bir çok iktidarın turizmin gelişimine şöyle ya da böyle bir miktar katkıları olmuştur.
Tabii ki başarıdaki aslan payı turizm sektörü yatırımcıları ve çalışanlarınındır.
Öyle güzel bir ülke ki Türkiye, onca hatalı politikalara, krizlere rağmen Dünya Turizmi’nde 4. sıraya oturduk.
Seni ilk kez 1970’li yıllarda Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu’nda Bulgaristan milli takımına karşı izlemiştim. Takımın en genci olmana rağmen smaçlarınla tüm seyircileri büyülemiştin.
Gündem hakkında bir şeyler yazana kadar bile gündem değişebiliyor.
Herhangi bir nedenle, her gün, en az bir kadını öldüren bir ülkeyiz.
Kimi ayrılmayı içine sindiremediği için öldürüyor, kimi de PKK’lı sanıp çaycının masum kızını hiç utanmadan katlediyor.
Ve biz de bu arada turizm yapmayı düşlüyoruz.
Dünyanın jandarmasını kim tanımaz ki zaten.
Son günlerde Amerikalı bir polisin, ona doğrultulan onca kameraya hiç aldırmadan, güpegündüz siyahi Amerikalı bir vatandaşı boğarak öldürmesi sonrası yine zor günler geçiren Amerika, hiç gündemimizden düşmüyor.
Corona hakkında yazmayan pek kalmadı sanırım. Bari ben de eksik kalmayayım diye, Covid-19 makale kuyruğuna gireyim dedim. Küresel etkisi hesaplanamayan şu kahrolası virüsün, Çin’in Wuhan adlı şehrinden, tüm dünyaya ihraç olacağı kimin aklına gelirdi bundan altı ay kadar önce.
“Elin şanslı Bedevisi, bunlar petrol sayesinde zengin olmuşlar ama kültürleri yok” gibi lafları siz de sıkça duymuşsunuzdur. Körfez Ülkeleri (Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Umman ve Birleşi Arap Emirlikleri) arasında yıldızı hızla parlayan bu başarılı ülkeyi, böylesi küçümseyici ifadelerle eleştirmek için ancak, oralara hiç gitmemiş, bu ülkeyi hiç araştırmamış olmak gerekir.
Biliyorum konu biraz tatsız, ama ölüyor bizim cins sonunda bir şekilde işte. "Kaç yıl daha yaşarız, sonumuz nasıl olur acaba" diye düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Nasıl ve ne zaman öleceğimizi hep merak eder, hem de bilmek istemeyiz değil mi?