Gündem hakkında bir şeyler yazana kadar bile gündem değişebiliyor.
Herhangi bir nedenle, her gün, en az bir kadını öldüren bir ülkeyiz.
Kimi ayrılmayı içine sindiremediği için öldürüyor, kimi de PKK’lı sanıp çaycının masum kızını hiç utanmadan katlediyor.
Ve biz de bu arada turizm yapmayı düşlüyoruz.
Corona hakkında yazmayan pek kalmadı sanırım. Bari ben de eksik kalmayayım diye, Covid-19 makale kuyruğuna gireyim dedim. Küresel etkisi hesaplanamayan şu kahrolası virüsün, Çin’in Wuhan adlı şehrinden, tüm dünyaya ihraç olacağı kimin aklına gelirdi bundan altı ay kadar önce.
Sizi bilmem ama şu sıralar kafam, Covid 19 haberleri okumaktan bulaşık teline döndü. Ellerim ise her an yıkanmaktan, derede evin tüm çamaşırını yıkayan bir köylü kadını kıvamında. Hepimiz birbirimize aynı soruları sorup, benzer cevaplarla umutlanıyor ya da endişeleniyoruz. İşte ben de şu sıralar merak ettiğim konuları araştırıp, aldığım notları da sizlerle paylaşıyorum.
Biliyorum konu biraz tatsız, ama ölüyor bizim cins sonunda bir şekilde işte. "Kaç yıl daha yaşarız, sonumuz nasıl olur acaba" diye düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Nasıl ve ne zaman öleceğimizi hep merak eder, hem de bilmek istemeyiz değil mi?
Ben de merak eder dururdum. Aman botoksla karışmasın, ortada bir yılan zehiri, Seda Sayan dudakları falan yok. Aslında buna, bir tür vücudumuza çeşitli zamanlarda aldığımız zehirlerden arınma terapisi de denebilir.
- şef bu et kaç gram?
- Efenim doyurucu bir porsiyon olduğuna emin olabilirsiniz
- Doyup doymayacağıma müsaade ederseniz ben karar vereyim, siz benim soruma cevap verin kaç gram bu et diyorum?
- 200-250 gram arası değişir
Tabi ki hayır.
Herkesin sancılı bir başlangıç öyküsü vardır.
Top bir türlü geçmek bilmez karşıya.
O kahrolası fileyi kim koyar ki öyle araya?
Aslında saha dışarıdan nasıl da büyük gözükür değil mi?
Yöneticilik yaşantım boyunca başka türlüsünü düşünemediğim, iş yaşamının “olmazsa olmaz”larından olarak kabul ettiğim ekip çalışması, özellikle de Çelebi gibi binlerce insanın bir arada çalıştığı organizmalarda aslında güzel bir zorunluluktur.
Klasik bir söylemdir aslında.
Ama dün öğle vakti, gözyaşları gerçekten de yağmura karıştı.
Daha bir gün önce Papatya Eren’den bir mesaj gelmişti.
Vedia vefat etti yazıyordu üzerinde.
Ölüm kimseye yakışmaz derler ya hani. İşte Vedia da o gruptandı.