Seni ilk kez 1970’li yıllarda Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu’nda Bulgaristan milli takımına karşı izlemiştim. Takımın en genci olmana rağmen smaçlarınla tüm seyircileri büyülemiştin.
Corona günlerinde, tarihin kara sayfalarına geçecek bir sapığı anlatmak istiyorum size. 2008 yılında duymuştuk adını, sonra da unuttuk bir çoğumuz. Geçenlerde aklıma geldi bu iblis ve eski gazete sayfalarından araştırdım biraz. Josef’in yaşam öyküsünden ileride bir film ya da dizi çekileceğini tahmin ediyorum.
Görmeyi çok istediğim, çok merak ettiğim yerlerden biriydi bu kamplar. Münih yakınlarındaki Dachau Toplama Kampı’nı (Konzentrationslager/KZ) 30 yıl kadar önce gezdikten sonra üzerimde yarattığı şok etkisini bir süre atlatamamıştım. Ki orası Auschwitz’in (Auşvits diye okunuyor) yanında bir tatil köyü kıvamında kalır.
Ne de güzel bir duyguymuş meğer.. Daha önceleri çocukluğumda, ilk gençliğimde Kalamış’ta, Moda’da, Caddebostan’da yüzmüştüm. Boğaz’ın serin ve akıntılı suları ile tanışmak ise 2019’un 21 Temmuz’unda 31. Samsung Kıtalarası Yüzme Yarışı ile kısmet oldu.
Antalya’nın charter seferleri ile tanışması 1967 yılına dayanıyor. Almanya kökenli Touropa ile başlayan seferler, 1974 yılına kadar alçakgönüllü bir ilerleme kaydederken, biz Kıbrıs’a bir Barış Harekatı düzenledik. Dünya kamuoyu bunu Kıbrıs’ın istilası olarak kabul edince, Antalya’ya charter, yani doğrudan seferler taa 1984 yılına kadar durdu.
Biliyorum konu biraz tatsız, ama ölüyor bizim cins sonunda bir şekilde işte. "Kaç yıl daha yaşarız, sonumuz nasıl olur acaba" diye düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Nasıl ve ne zaman öleceğimizi hep merak eder, hem de bilmek istemeyiz değil mi?
Kızım Su ile 7 yıldan bu yana ayrı ülkelerde yaşıyoruz. Baş başa tatil yapma kararı aldık geçenlerde. Her gittiğimiz yerde her nedense fahri rehber ben olurum, burada yolcu koltuğunda oturdum, şahane rehberim kızımdı. Aman ne rahatmış anlatamam. Zaten Japonya’ya gitmeyi de o seçti.
Tabi ki hayır.
Herkesin sancılı bir başlangıç öyküsü vardır.
Top bir türlü geçmek bilmez karşıya.
O kahrolası fileyi kim koyar ki öyle araya?
Aslında saha dışarıdan nasıl da büyük gözükür değil mi?
Aslında aforizma, özdeyiş, atasözü gibi anlamlara geliyor. “neymiş bu yahu” deyin de sonuna kadar okuyun diye özenle seçildi kendisi. Yani, okuyacaklarınız arasında tenisin atalarından falan bir şeyler bulamayacaksınız.