Gündem hakkında bir şeyler yazana kadar bile gündem değişebiliyor.
Herhangi bir nedenle, her gün, en az bir kadını öldüren bir ülkeyiz.
Kimi ayrılmayı içine sindiremediği için öldürüyor, kimi de PKK’lı sanıp çaycının masum kızını hiç utanmadan katlediyor.
Ve biz de bu arada turizm yapmayı düşlüyoruz.
Mevlana’nın sözleriyle, “gel, ne olursan ol, yine gel” diye herkesi davet etsek de, kimsenin kolayına gelesi yok bize.
Niyeti olanları da kendi ülke politikacıları engelliyor.
Her şeyden önce, bizim Covid’le ilgili yayımladığımız rakamlara, bizim inanmadığımız gibi yabancılar da pek inanmıyor.
Kasım 2015’te askeri uçağını düşürdüğümüz Ruslar’ın gönlünü almak, epey tükürük yalamaya malolmuştu bize.
Taze kapitalist Ruslar, piyasa kurallarını hızla öğrenip, en güzel savaşın aslında ekonomi üzerinden kazanılacağını hemen kavrayıverdiler.
Türkiye’nin uyguladığı, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna politikaları Ruslar’ın dişlerini gıcırdatıyor.
Hele bir de sürgündeki küçük reisin Turan politikalarını uygulamaya kalkarsak, çıkacak 3. Dünya Savaşı sonrasında hala sağ kalmışsak eğer, pazarda ikizlere takke satmayı öğrenmekte fayda olabilir.
Ruslar bize turist gönderip göndermemeyi de, ellerinde çok önemli bir koz olarak tutuyorlar.
Bir efelenip, sonrasında neremize sokacağımızı bilemediğimiz 2.5 milyar dolarlık S-400 hava savunma sistemleri alışverişimize rağmen bize mesafeli bakıyorlar.
Rus toplumunun bir kesiminde, “ya bu Türkler anasını boyar, sonra da babasına satar” gibi bir görüş de hakimdir.
Bir de tabi bizim sahillerimize, otellerimize rakip olamasalar da, Ruslar’ın Karadeniz kıyılarında 2-3 ay sezonu olan iç turizmlerini de geliştirmeye çalışıyorlar.
Oysa her iki tarafta da turizm dünyasının Türkiye’nin sahil turizmine ihtiyacı var.
Hem Avrupa’da hem de Rusya’da.
Tur operatörleri, seyahat acenteleri, uçak şirketleri, incoming acenteleri, oteller hepsi çok zor durumda.
%42’si Antalya’da olan 1.200.000 toplam yatak kapasiteli otellerimiz kan ağlıyor.
Bir dükkanınız ve satılacak bir malınız varsa eğer, o malı o gün satamazsanız, bir başka gün satabilirsiniz.
Ama, yatak stoklanıp sonrasında satılamıyor.
O gün boş kaldıysa eğer, geçmişe dönüp yeniden pazarlama şansı yok.
Sektör çalışanları da zor durumda.
Tüm turizm paydaşları da.
Etkiledikleri 50’den fazla sektör de.
Kimsenin pek başka bir iş bildiği de yok.
Turizmcilerin lobileri de çok zayıf.
Turizm Bakanlığı, hiyerarşik önem sıralamasında dünyanın bir çok ülkesinde de olduğu gibi bir hayli aşağılarda yer alıyor.
İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, bu tür özel günlerde ön planda ve karar verici durumda oluyorlar.
Evvelden tatili planlamak bir turist için nasıl da rahatmış öyle.
Keseme uygun neresi var, nasıl izin alabilirim, hangi tarihte en uygun fiyata nereye gitsem, yanıma güneş kremlerini, çocukların kova-küreğini, paletleri almayı unutmayayım gibi sıradan insani dertleri vardı sadece.
Oysa şimd; PCR test(ler)i yaptır, hangi aşıyla hangi ülkelere girilebiliyordu, hangi havayolu nasıl bir prosedür uyguluyor, maske, mesafe, nasıl bir seyahat sigortası yaptırmalı acaba, gittiğim ülkede geçerli olur mu ki, ya hastalanırsam gittiğim yerdeki sağlık hizmetleri yeterli mi, hastaneye yatırılırsam orada benimle kim ilgilenir, iyileşebilirsem nasıl dönerim ülkeme daha sonra, hangi uçakla, otelde fazladan kalmam gerekirse kim karşılar bunun bedelini, gideceğim ülke ve otelde hijyen kuralları yeterince sıkı uygulanıyor mu acaba, gittiğim ülkeden kendi ülkeme dönebilir miyim, dönünce karantinada kalmak zorunda olur muyum, dışarıda hastalanıp bir süre ülkeme dönemezsem, işverenim beni işten çıkartır mı?
Bunca karmaşık soru varken siz olsanız kolayına seyahate çıkar mıydınız?
Ben 1.5 yıldır, Umman’da neredeyse her hafta değişebilen uygulamalar nedeniyle Türkiye’ye gidemedim.
Ya gider de dönemezsem endişesindeyim.
Mısırlı tenis öğretmenimiz Kahire’ye evine gitti.
O Mısır’da tatildeyken, Mısırlı, Pakistanlı, Bangladeşli ve daha bir çok ülke vatandaşlarının Umman’a girişleri yasaklandı.
Şimdi 2 haftalığına BAE’de bir başka otelimizde kalıyor.
Sonrasında girişine izin verileceğini umuyoruz.
Biz kış turizmi ile yaşıyoruz burada.
Olur da işler açılırsa, yüzlerce çalışanımız şu anda Umman’a girişi yasaklı olan ülkelerde yaşıyorlar.
Onları nasıl geri getirebileceğimizi kara kara düşünüyoruz.
İşte bu da yaşadığım Umman’ın turizm gündemiydi.
Şu anda sadece Almanların bankalardaki tasarrufları 7.1 trilyon € civarında.
Corona yılında da 400 milyar €’ya yakın para biriktirmişler.
Her Alman kazancının ortalama olarak %17’sini biriktirirmiş.
Bu istatistikler, bir çok diğer Avrupa ülkesi vatandaşı için de geçerlidir.
Haydi bu gece, turizmin eskisi gibi olacağını, bu tasarrufların en kısa sürede seyahate susamış Avrupalı ve Ruslar tarafından bizim kasalarımıza akacağını düşleyerek uyuyun..