Yeni “Sabit Pazar” güzel olmuş.
Sokak ressamları girişe ilginç resimler yapmışlar. Çarşının içi manav ağırlıklı. Tabelalar ise köy otobüs garajını andırıyor.
Esnaf yine ciddi ve gülümsemiyor. Genel görünüşleri; aslında işe pek
ihtiyaçları yok da, bize iyilik olsun diye dükkanlarını açmışlar gibi.
Umumi
helanın taşları gıcır. Sık yıkandığından zemin genelde kaygan.Hacet
giderenler sıkılmasın diye, yapay çiçeklerin yanına kolon bağlanmış.
Yüksek volümle arabesk dinletiliyor...
En ilginç alışılagelmedik dükkan ise, “Yaban Domuzcu Bilal Bey”in dükkanı...!
Müslüman
mahallesinde, yaban da olsa domuz satmak, bence hatırı sayılır bir
meydan okuma. Çalışanları, sattıkları maldan biraz mahçup, biraz da
tedirgin.
Tabelası Almanca olduğundan, başörtülü haminneler;
“oğlum, pirzolanın kilosu kaça” diye alışveriş girişiminde
bulunabiliyorlar. Ancak;
“sana gelmez teyze” cevabına pek anlam veremeden uzaklaşıyorlar.
Türküler
ve oyun havaları eşliğinde; floresan aydınlatmalı, maydanozlarla
süslenmiş vitrinde yaban domuzu kadavraları alıcılarını bekliyor.
Pembe fularlı, delikanlı kasap Şeref Usta, domuz etini kahramanca savunuyor(!);
“Yok
bokunu yermiş, yok bunu yiyen eşini kıskanmazmış.. palavra bunlar abi..
Ben yedim. Çok da lezzetli. Hiçbir şey olmuyor. Sıkıyorsa, bir Allah’ın
kulu karıma yan baksın”
Gelen imamları bile ikna etmiş Şeref Usta. Bizim Gazete, “Domuzun haram olmasına rağmen vatandaşlar ilgi gösteriyormuş” diye şaşırıyor..!
Kimbilir?..
Yiyen mi, yemeyen mi haklı acaba?
Tunç Müstecaplıoğlu
09.09.2001