Temmuz ayının ortasında bir otel genel müdürünün çıkıp, “yatırımcıyla görüş ayrılıklarımız var, bu tesise artık yararımın dokunacağına inanmıyorum” gibi sözlerle otelden ayrılması ne kadar abes ise, iki çok önemli fuar öncesinde bakanlığın bırakılması da o denli hatalı bir karardır.
Yok eğer yatırımcı genel müdürü istifaya zorlamış ise, o zamanda hata
baskın taraftadır. Neler geçti aralarında bilmiyoruz. Ama sektör, yine
turizm deneyimsiz bir bakanla başbaşa kaldı.
Mutfağa, yemek yeme dışında mutfakla pek alakası olmayan bir mutfak şefinin atandığını düşünün.
Şef
aslında hukuk ve hitabet konularında becerikli, ama yemek pişirmesini
bilmiyor. Ne kasabı tanır, ne de manavı. Pırasa ile kerevizi birbirinden
zor ayırdediyor. Ona rağmen tüm mutfak kadrosu, servis çalışanları, kat
hizmetleri görevlileri kendisine destek vererek mutfağın işleyişini,
otelciliği anlatıyorlar.
Yeni şef, tam mutfağı öğrenmişken ne
olduysa oluyor ve birden bu işi yapmayacağını söyleyip ayrılıyor. Patron
hemen yeni bir şef atıyor. Bu şef de güvenlik ve misafir ilişkilerinde
başarılı. Ama, o da yemek yapmayı bilmiyor. Ve bu ritüel her iki yılda
bir başa geliyor. Takım arkadaşlarında destek verecek mecal kalır mı
dersiniz?
HI HELMUT, HOW ARE YOU ?
Bir ülkenin
turizm bakanı kesinlikle sektörün içinde yetişmiş uluslar arası
saygınlığı olan bir kişi olmalıdır. Ülkeye turist gönderen tüm tur
operatörleri, havayolu şirketleri, turizm çevresi tarafından bilinen,
istikrarlı, en az iki dil bilen birisi olması, bence şarttır.
Bakan
ve benzer becerilerle donatılmış ekibi, Türkiye’yi satan tüm tur
operatörleriyle samimi olabilmeli, ortak başarılar için aynı sofrada
kadeh tokuşturabilmelidir.
Turizmci başını çarpa çarpa, onca engele
rağmen, ülkesini her yerde doğru temsil ediyor. Yazık, kaybolan,
kaybolacak yıllara yazık..
DAVRAS’DA KAYAK MI, KAYMAYAK MI?
Tantur’un
güzel bir organizasyonuyla, Isparta’nın popüler dağı Davras’a gittik
geçen Pazar. Daha önceleri Davraz derken bir de gördük ki meğer Davras
diye yazılıyormuş. Otobüste, Tantur’un başarılı kontrat müdürlerinden
Melih Yetiş’le konuşa konuşa, rakı da içmememize rağmen, biraz TUI’yi
biraz da memleketi kurtardık.
Giderken göl kenarında mola,
işbilir transfer rehberi, otobüs ahalisi, sempatikti. Ama ana yemek,
yani Davras’ın pistleri iyi değildi. Fazlasıyla kibarca oldu galiba.
Doğruyu söylemek gerekirse, ben bundan daha kötü başka bir yerde kayak
yapmadım.
“İtalya’dan sonra tabi ki çekilmez” falan demeyin.
Uludağ, Kartalkaya, Palandöken, Sarıkamış, hatta Saklıkent bile bundan
iyiydi. Otuz sene önce Istanbul’a yine çok kar yağmıştı. Bir gece
arkadaşlarla birlikte ellerimize kayakları alıp, Feneryolu’na kadar
yürümüş, oradan da Kalamış’a kadar hafif bir meyilden, park eden
arabaların yanından geçerek, dört yüz metre kadar kaymıştık.
Mahallenin
köpekleri de eğlence olsun diye bizi kovalamışlardı. Davras’dan daha
kötü diye hatırladığım yegane pist Feneryolu yokuşuydu. Kar kalitesi,
pistlerin güvenliği, telesiyejin hızı filan 1960’lı yılların Uludağ’ı
gibiydi.
Pistin üst kısımları buzlu, alt tarafları ise irmik
helvası kıvamındaydı. Kamikaze gibi kontrolsuzca kayanlar, üç yaşındaki
plastik kızaklı çocukların yanıbaşından geçiyor ve onları hiç kimse
uyarmıyordu. Bir de güzel otel yatırımı başlamış ki, sevinsem mi,
üzülsem mi çıkaramadım..
TURİZM OKUMAK YA DA OKUMAMAK..
Geçtiğimiz
günlerde Young Skal üyeleri Belek’de konuğumuz oldular. Bir çok konuda
söyleştik. Bazılarını biraz karamsar buldum. Ama hepsi de pırıl pırıl
gençlerdi. Geleceğimiz emin ellerde anlayacağınız. Orada bulunmayanlar
için toplantıda söylediğim ve söylemeyi unuttuğum bazı bölümleri
yazıyorum:
Herşey Dahil, iyi uygulanma niyeti var ise iyi bir sistemdir.
Türkiye, bu sistemle rakiplerine karşı avantaj sağlamıştır.
Turizm ve Otelcilik, benim gençliğimde eğitimde son durak diye bilinirdi ve pek saygın bir meslekten sayılmazdı.
Oysa şimdi hak ettiği yeri buldu ve el üstünde tutuluyor.
Kendimizi, ülkemizi beğenmeme abukluğundan hızla kurtulunmalı.
Biz, imrenilen, gıpta edilen değerlere sahibiz.
Tüm rakiplerimiz başarılarımızı endişeyle izliyor.
Bizi seçen misafirlerimizin kıymetini bilelim.
Hizmetten, hizmeti yıllarca sürdürebileceğinizden kuşku duyuyorsanız, hemen meslek değiştirin.
Yaptığınız işten önce kendiniz zevk almalısınız.
İstikbal bu sektördedir. (aşırı motive oldum sanırım, burada kesiyorum)
Tunç Müstecaplıoğlu
07.03.2005