Her Rusya'ya gelişimde icat edenin soyunun,sopunun kulaklarını çınlatırım. Cyrill (Kiril diye okunuyor) ve Mefodi adlı Bulgar keşişler, dokuzuncu yüzyılda eski Yunanca'dan esinlenerek, Slavlardan başka kimse anlamasın diye bu zor alfabeyi icat etmişler.
Pekiyi, siz yeni yöneticiler, artık duvarlar yıkıldı, birbirimize gidip
geliyoruz. Biz nasıl anlayacağız bu acayip harfleri? Antalya sokak
yönlendirmelerini sadece Uygurca yapsak iyi mi olur du yani?
Yolumuzu kaybedince birine soralım desek ,neredeyse herkes sadece Rusçayı iyi konuşuyor. Tavırları da, "bana mı sordun kaybolurken kardeşim?" kıvamında. Döviz bozduruyoruz, onun üzerindeki yazılar bile sadece Rusça. Keşiş Kiril kadar taş düşsün başınıza emi..
FUAR NASIL MIYDI ?
Berlin
ve Londra fuarlarından sonra dünyanın en büyük üçüncü fuarı haline
gelen Moskova fuarına ilgi çok iyiydi. Konteyner irisi pavyonların
içine, 110 ülkeden 2.700 katılımcı sığmıştı. Onbinlerce turizm
profesyoneli ve potansiyel turist, hazırlanan katalog ve fiyat
listelerini kapıştılar.
2003 yılında 700.000 kadarı Antalya'ya
gelmişti Rus turistlerin. Bu yıl beklenti 1.000.000-1.500.000
civarlarında. 2.500.000 ile birinci sıradaki Almanları, bir kaç yıl
içinde gelip sollayacağa benziyorlar.
DOMATESİN ÇEKİRDEĞİ KIRMIZI KIRMIZI..
Türkiye
fuarın yıldızı yıldızı.. Ben, fuara gelmeden önce Türk tekstilcilerin
başarıyla yaptıkları gibi, sırf Türk turizmcilere özel bir fuar önermeyi
düşünüyordum. Ancak fuarda gördük ki, her yer zaten Türkiye gibiydi.
Fuar giriş ve çıkışında, yüz tane dev ilan panosu olur da doksan dokuzu
Türkiye'ye mi ait olur? Öyleydi gerçekten de.
Bunda en büyük pay,
bence bu karmaşık ülkeye gidip risk alanTürk kökenli tur
operatörlerinindi. Şimdi Ukrayna'ya el attılar. Kısa süre önce bu
ülkenin adını (Ukranya mı Ukrayna mı diye) zor okurken, birden olumlu
patlamalar başladı. Her yıl yüzde elli artışlarla Türkiye'nin tiryakisi
olmaya başladılar.
Vizeyi Türkiye gümrüğünde alabilmeleri, ilk
tatillerini çoğunluğunun Antalya'da yapmış olması, beş bin civarlarında
Rus-Türk evliliği, artık Türkiye'de ev satın alabilecek olmaları ,bu
fiyata bu kaliteyi, bu çeşidi başka bir ülkede bulamıyor olmaları, Rusça
bilen sayısının giderek artması bizi seçme ihtimallerini artırıyor.
Türklerin
bariz üstünlükleri karşısında rakiplerimiz, İspanya, Yunanistan, Kıbrıs
ve İtalya Rusya'da havlu atmak üzere. Kısa sürede bu ülkelere de en
fazla Rus'u, Türk tur operatörleri taşırsa hiç şaşırmayın. Bir de
bakanlık, akıllı, devamlılığı olan imaj tanıtımları ile desteğini
sürdürürse, Türkiye'nin Rusya kalesi hiç yıkılmaz.
İÇİNDEN GULET GEÇEN OTEL!!
Orlenok
oteli, gördüğüm en ilginç otellerden biriydi. Cosmos oteli gibi, 1980
yılında Moskova olimpiyatları için yapılmış. Dışarıdan bakıldığında
zevksiz bir metal yığını. Yani, tipik bir Rus oteli. Ancak lobiye
girince yaşam renkleniyor. Tam ortasında, havuzun içine kondurulmuş bir
kalyon restoranı, taş fırınlı italyan mutfağı, yunan lokantası, bowling
salonu, yüzden fazla oyun makinesi, ciddi kumarhanesi, kumarhanenin
orkestrası, erotik kulübü, beyaz kuyruklu piyanolu, günde on saat
hizmete açık kahvaltı salonu, yüz kadar kadrolu kızıyla, Las Vegas'la,
eski Amerikan Westernleri'ndeki Saloon'lar arası bir ilginç karışımdı
Hotel Orlenok.
RUS KIZLARI NEDEN BÖYLE ?
Moskova'nın
hemen her yeri baygın bakışlı genç kızlarla dolu. Doğal olarak Rusya'ya
ilk kez gelen erkekler, bu profesyonel bakışlar karşısında erime
tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. "Yahu ben neymişim be! Herkes
bana bakıyor. Nihayet değerim burada anlaşıldı" ruh haline
girebiliyorlar.
Kızlar devamlı mavi boncuk dağııtyor. Erkekler
de, ellerinde boncuklarıyla, tabaklarındaki yemeklerini
soğutabiliyorlar. Bu bakımlı, ince sigaralı genç kızlarla çalışmak ise
bir felaket. Göbekleri fora, piercingli,kulağı cep telefonlu, bol
makyajlı bu genç kızlar çalışmayı pek sevmiyorlar.
BENİM FAVORİM İSE SOFİA İDİ..
Bir
yıl önce, otele elli kişi giriş yaparken, misafir ilişkilerinden
sorumsuz bir genç kız, bilgisayarında iskambil falına bakıyordu. Bu yıl
aynı koltukta, altmış yaşını çoktan geride bırakmış bayan Sofia
oturuyordu. Kendisine Kiril alfabesinin tarihçesini sorduğumda büyük bir
içtenlikle ilgilendi. Elindeki ansiklopedi ve önündeki internetle
yetinmedi. Önce evdeki kocasını, sonra bilgisine güvendiği bir
arkadaşını aradı. Benim için yarım saate yakın araştırma yaptı.
Bu
arada mükemmel ingilizce,fransızca ve ispanyolcası ile gelen
telefonları ve diğer konukları cevapladı. Sonunda, kendisine teşekkür
amacıyla uzattığım bahşişi de kibarca geri çevirdi. Aramızda şöyle bir
konuşma geçti:
- Siz bu dilleri, yurt dışına çıkma umudunuz yok gibiyken niye öğrendiniz?-
Komünizm döneminde farklı insanlarla yazışabilmek, Moskova'da
tanışabilmek,bir başka dünyayı tanımakla eşdeğerdi. Öğrenmek için çok
çalıştım, yararını da gördüm.
- Pekiyi, artık üç saat içinde bir başka ülkeye uçabilecek özgürlükte ve maddi durumdaki gençler niye ilgi duymuyor?
-
Onlara hoşgörüyle bakmak lazım. O kadar farklı tüketim tuzaklarıyla
uyarılıyorlar ki, şaşırıyorlar. En önemlisi de henüz haketmeden öyle çok
şeye sahip oluyorlar ki!. Değer,kıymet kavramlarını algılayamıyorlar.
Hepsi iyi bir yaşamları olsun ve bu bir an önce olsun istiyorlar..
ANTALYA'DA ANNEANNELER RUSYA'DA DA DEDELER MUTLU..
Nasıl
ki bizim sahillerimizde, sırf duygusal(!) nedenlerle genç oğlanlar
ninelerle flört ediyorsa, dedeler de, torunları yaşındaki Rus kızlarıyla
Moskova'da fingirdeşiyor. 45-50 yaşlık farkı bu genç kızlar
hissetirmemeye çalışıyorlar.
30 yıl içinde, nüfusu 146 milyondan
100 milyona inecek,ortalama yıllık geliri de 2 binlerden 30 binlere
çıkacak Rusya'da, bu ucube flörtler de tarihe karışacak. Davul dengi
(Rusçada para anlamına geliyor kastettiğim denklik) dengine vuran doğal
aşklar yaşanacak.
Fuarı anlatayım derken, üstüme vazifeymiş gibi
Rusya'nın sosyo-cinsel konularına dalıvermişim. Belki de on yıldır fuar
yazıları yazmaktan sıkılmış olabilirim. Son söz olarak; 2004 yılında
Antalya'da turizm iyi geçecek. Bir enayilik yapmaz ve onların
beklentilerini karşılayıp, beklentilerinin üzerinde olumlu sürprizler
hazırlayabilirsek bizden ayrılmaya niyetleri yok..
Tunç Müstecaplıoğlu 30.03.2004