O olmazsa Tarkan, Erol Evgin ya da Erovizyon ustası Bülent Özveren de olabilir.
Biz millet olarak sıkıldık bu tikli milliyetçi Adanalıdan artık.
Versace de giyse kebap kokuyor adam.
Hem, kapısını saygıyla çaldığımız Avrupa’ya karşı ayıp oluyor.
Fransa’nın,
Yunanistan’ın, İsviçre’nin, Çek’in elendiği, Britanya’dan kimsenin
şampiyonaya bile gelemediği turnuvada senin işin ne?
Üç dakikadır
orta hakemi uyarıp da sakatlanan Emre’nin yerine, maça başı sarılı çıkan
Emre’den az sakat bir başka Emre’yi oyuna sokmadı diye, dördüncü hakemi
tükürüğe boğmak şık mı oldu yani?
Yeniliver gitsin şu medeni Avrupalılara.
Hem söyler misin Fatih Terim, sana neden yılda bir buçuk milyon dolar maaş veriyorlar?
Senin yaptığını, yapacağını hepimiz biliyoruz zaten.
Hatta senden bile iyi biliyoruz.
Sen her gününü bu adamlarla geçirsen de, futboldan anlamayan Türk yok ki..
Sana verilen paralara yazık.
Milli servet resmen çarçur ediliyor.
Karışacağız işine bal gibi işte.
Kovulan teknik direktörler, hiç top oynamamış yazarlar, kabzımallar başta olmak üzere, hepimize hesap vereceksin.
Hem de her hareketinle.
Milli takımı, baskısız bir ortamda babam da idare ederdi.
Laf olsun diye söylemiyorum, babam da senin her değişikliğine mızıldananlardan.
“Hakan
Şükür kadroda olsa fena mı olurdu, Lefter’den son on dakika
yararlanılmalı, Turgay Şeren hala aslan gibi yakışıklı, Rüştü de
sakatlanırsa neden oynamasın ki” gibi katkıları oluyor televizyon karşısında.
Adanalım, hepimiz bu işi en az senin kadar biliyoruz özetle.
Aynı tavla oyunu gibi.
Vasat oynayan bir Türk delikanlısı var mıdır şu oyunu?
Kemik hatalı gelirse, şansımız yaver gitmez ise yeniliriz sadece, onun dışında alayının koltuğunun altına sıkıştırırız tavlayı.
Can Dündar yönetsin diye boşuna üfürmedik herhalde.
Kasap
dükkanlarının favori tablosu olan, gözünden bir damla yaş gelen çocuk
görüntüsü ile, Avrupa kamuoyu üzerinde olumlu ve mazlum bir etki
yaratabilirdi mesela.
Oyuncu seçimi ve değişiklikleri de, Erovizyondaki gibi halk oylaması ile yapılabilir bence.
“Türkiye’nin
çeşitli illerinden ve Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimizin oylarıyla
oluşan milli takımımız sahaya şu onbir ile çıkıyor değerli izleyiciler”
Değişikliklere de ikinci yarıda yapılacak şok anketlerle karar verilebilirdi.
“Gökdeniz, ısın kardeşim halk seni seçti, 55. dakikada oyuna gireceksin”
Böylece, Adanalı’dan da ona verilecek olan dolarlardan da kurtulmuş olurduk.
Fatih Terim, Fatih Terim, sen bu turnuvada şampiyon olsan ne yazar.
Zaten tüm spor yazarları bunu senden önce bilmiş olacaklar.
“Dediklerimizi daha önce yapsa idi, bu kadar heyecan çekmeden alırdık turnuvayı” demeyecekler mi sanıyorsun?
Çekler’i yendiğimiz gece kabzımalın yüzünü gördün mü Lig TV’de?
Bir yakını ölmüş gibi hüzünlüydü.
Kibar adı ile meyve-sebze tüccarı, aslında Türk basınının çoğunluğunu oluşturan bir kesimin halk tipi konuşan sözcüsü sadece.
Yazı kurgularını bozdun adamların.
Edemediler hala seni ve yardımcılarını parça pinçik.
Halt ettin sen ve öğrencilerin ilk sekize kalmakla.
Dönecektiniz ne güzel İsviçre’den arkanıza baka baka ki, onlara yeni oyuncaklar çıkacaktı.
Yakışır mı bize yirmi küsur senedir Manchester United’ı yöneten Alex Ferguson modeli hiç?
Hem Adanalı’dan Sir de olmaz ki.
Hocam sen iyisi mi buz hokeyi, sutopu hocası falan ol.
Henüz o spora ahkam kesecek kamuoyu, basın da oluşmadı.
Huzur ile idare edersin bir süre.
Bu kadar kazanamasan da, hiç olmazsa karışanın az olur.
Fatih hoca, bak şimdi sırada kravatın mucidi Hırvatlar var.
Sakın ola ki onları da yenmeyesiniz.
Şenol Güneş’i dünya şampiyonasında üçüncü oldu diye sürdük dünyanın öbür ucuna.
Eleştirilmedik ne zevksizliği kaldı, ne de aksanı.
Bizde hiçbir başarı cezasız kalmaz.
Aman Adanalı, canım Adanalı,
benden sana testi kırılmadan hatırlatması..
Tunç Müstecaplıoğlu
18.06.2008