Stockholm Terminali’nde, Metin isimli bir taksi şoförünün arabasına denk gelince, şehir hakkında Türkçe bilgiler alabileceğimi sanarak sevinmiştim. Ancak Metin, Türkçe selamıma İngilizce karşılık verdi ve Türkçe konuşmadığını belirtti.
Yol boyunca, bu kara yağız Anadolu adamıyla İngilizce söyleştik.
Çok karışık duygular içinde olduğum diyalog, daha doğrusu monolog şöyle gelişti:
“Metin Bey, adınız bir hayli Türk adını çağrıştırıyor. Nerelisiniz?”
“Kürdistan’ın
Bitlis şehrindenim. 1959 yılında orada doğdum. Teknik lisede elektrik
eğitimi alırken, gördüğüm baskılardan yılarak 1978 yılında İsveç’e
kaçtım. Defalarca babama karakolda yapılan “oğlunu geri döndür”
baskıları sonucu, kendisi genç yaşta kalp krizinde öldü. Dedem, Kurtuluş
Savaşı sırasında Atatürk’ün yanında savaşmasına rağmen, sırf Türkçe
bilmiyor diye Şeyh Sait’ten iki yıl önce asılmış.( Benim dedem de, Şeyh
Sait’in asılmasına Atatürk’ün Kanunlar Müdürü sıfatıyla, meclisin resmi
görevlisi olarak tanıklık etmişti.)
Ailemden birçok insan şimdi ya dağlarda savaşıyor, ya da çoktan öldürüldü. Köyümüz zorla boşaltıldı.
İsveç’te bir İsveçli ile evlendim. İki çocuğumuz oldu. Burada insan muamelesi görüyoruz. Gerekirse İsveç için savaşırım.
Ne
Pekekeli’yim ( PKK’yı böyle telaffuz ediyor ), ne de Apo’yu takdir
ediyorum. İtalya Öcalan’ı asla size geri vermez. Verse, Türkler onun
etlerini ayırsa bile, Kürt davası bitmez. Yirminci yılını tamamlayan PKK
içerisinde Apo, muhaliflerince çok yumuşak bulunuyor. Ölümü durumunda
yerine geçeceklerin icraatlarından sonra, Apo’yu çok ararsınız. Dört
yıldır turistik yerlere saldıracağım deyip, Avrupa’da puan kaybederim
düşüncesiyle saldırmaması, ona Avrupa’da sempatiyle bakılmasını sağladı.
Avrupalılar onu Kübalı gerilla Che Guevara ile ile özdeşleştiriyorlar.
Kürtçe, İngilizce ve İsveççe’yi burada öğrendim .Yıllardır protesto
amacıyla ana dilim Türkçe’yi konuşmuyorum.
Kürt bakışını anlatan
“Özgür Politika Gazetesi”, İsveç’te Hürriyet’ten daha fazla satılır.
İtalyan narenciyelerini ezip, Tofaş marka arabaları ve İtalyan
bayraklarını yakarak kendinizi gülünç duruma sokuyorsunuz..
Başta
Almanya’da olmak üzere yüz binlerce Kürt, Türk mallarını protesto
etmeye başladı. İtalyan ürünleri rekor düzeyde satılıyor. Makarnaya kan
damlayan tanıtımla herkesi bir kez daha irkilttiniz Demirel’in, “Kürt
sorunu yoktur, terör sorunu vardır” sözleri, tüm çözüm yollarını
tıkıyor.
Asla bir Kürt devletinden yana değilim. Zaten bir
referandum yapılsa, bölge halkı da bunu doğrulayacaktır. Birlikte
savaştık, birbirimizden kız aldık, verdik. Birlikte yaşamayı öğrenmemiz
lazım. Her şeye rağmen Bitlis ve köyüm gözümde tütüyor. Mümkünü pek yok
ama, ülkeme geri dönmeyi çok isterdim.
Vedalaştık. Metin, tanıdığım ilk Kürt’tü. Günlük gazetelerde okuduklarımdan çok farklı şeyler dinlemiştim.
Akşam
Stockholm sokaklarında binlerce Şilili’nin, emekli general Pinochet’nin
İngiltere’de tutuklu kalma kararını, şarkılar ve danslarla kutladığına
tanık oldum.
Türkiye, Avrupa’dan bakılınca bir hayli farklı görünüyor.
Tunç Müstecaplıoğlu
29/11/1998