Biliyorum konu biraz tatsız, ama ölüyor bizim cins sonunda bir şekilde işte. "Kaç yıl daha yaşarız, sonumuz nasıl olur acaba" diye düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Nasıl ve ne zaman öleceğimizi hep merak eder, hem de bilmek istemeyiz değil mi?
Dayıcım merhaba,
Sana 2 aydır bir şeyler yazmaya çalışıyorum, ancak toparlayabildim kafamı. Seni hatırladıkça nereden çıktığını anlayamadığım gözyaşlarım, yerini yavaş yavaş gülümsemeye bıraktı.
NELERE GÜLERSİNİZ?
Mizah konusu açılınca ben de bu konu hakkında bir şeyler yazmak istedim.
Yıllar içinde sinema ve tiyatroda giderek seçici olmaya başladım her nedense.
Beni korkutan, iğrendiren, geren, gösterilerden kaçar oldum.
Dolayısıyla, yıllar içinde giderek daraldı seyredeceklerim.
Yaşamınız ve modern Türkiye’yi yaratışınızın öyküsünü tüm öğrenim yaşamımız boyunca ezberledik. Özellikle sizin ölümünüzden sonra, devrimlerinizin kalıcılığını sağlamak adı altında, düzenli tekrar sistemini benimseyen yönetimler; adınızı, fotoğraflarınızı özdeyişlerinizi, büstlerinizi hemen her yerde kullanarak, küçük çocukların kafalarını karıştırıp durdular.
Ama öyle sosyal sırıtmaları sormuyorum.
Hani şu, formal, mesafeli, “ya öyle mi” ile biten maskeli gülücükleri de kastetmiyorum.
Ne sıklıkta doyasıya gülebiliyorsunuz? Kahkaha atarak, gözünüzden yaş gelene kadar.
Biraz iş, biraz da Wimbledon'u görme arzusu beni Ingiltere'ye çekti haziranın sonunda.