Sizi bilmem ama şu sıralar kafam, Covid 19 haberleri okumaktan bulaşık teline döndü. Ellerim ise her an yıkanmaktan, derede evin tüm çamaşırını yıkayan bir köylü kadını kıvamında. Hepimiz birbirimize aynı soruları sorup, benzer cevaplarla umutlanıyor ya da endişeleniyoruz. İşte ben de şu sıralar merak ettiğim konuları araştırıp, aldığım notları da sizlerle paylaşıyorum.
Corona günlerinde, tarihin kara sayfalarına geçecek bir sapığı anlatmak istiyorum size. 2008 yılında duymuştuk adını, sonra da unuttuk bir çoğumuz. Geçenlerde aklıma geldi bu iblis ve eski gazete sayfalarından araştırdım biraz. Josef’in yaşam öyküsünden ileride bir film ya da dizi çekileceğini tahmin ediyorum.
Tunç Bey, uzun zamandır Umman’dasınız? Yurt dışında yönetici olmanın tarifini yapar mısınız?
Umman’da çalışmaya başlayalı neredeyse 4 yıl oldu. Umman öncesinde de tamı tamına 3 yıl Mısır’da çalışmıştım. Yurt dışında yönetici olmak, ülkeden ülkeye, firmadan firmaya farklılık gösterir. Ben Umman’da Orascom’da çalışmaktan mutluyum, belki bir başkası aynı koşullarda Umman’da ya da bir başka ülkede çalışmaktan mutlu olmayabilir.
Bayramda tatile gitme fikri iyi de, onca hayvanın yanıbaşımızda boğazlanma fikri de çok fena bir duygu be canım. Hayatı boyunca bir tavuk bile boğazlamamış bizim gibi şehir çocukları için, bir hayvanın kurban edilme olgusu, hangi yaşa gelinirse gelinsin pek algılanamıyor.
Ben pek beceremiyorum da.
Nights in white satin gibi romantik şarkılar ile sevgiliye sarılarak yalandan kımıldanmaları kastetmiyorum.
Onu şiş bacağı ile babam da yapıyor.
Okuduğumda gözlerime inanamadım.
Tatile gelmiş iki genç İsrailli, bir de Türk animatör köpüğün içinde elektrik akımına kapılarak ölmüşler.
Hrant Dink'in ardından yorum yazmayan bir ben kalmıştım.
Eksik kalmayayım diye oturdum ben de yazıyorum işte.
Geçen ay Kempinski otelinde düzenlenen geleneksel “biz yine niye krize girdik” toplantılarından birinde Öger’in uluslararası bir maraton yarışı düzenlediğini öğrendik.