Yok yok döviz artışı felaketinden filan bahsetmeyeceğim. Adı konmamış % 40 devalüasyon falan da muhtemelen dış mihrakların bir oyunudur yine bize. Her yanı güllük gülistanlık ülkemizi kıskanıyorlardır elbette.
Tatil deyince aklıma nedense hep kar ve kayak tatili gelir. Otuz iki \nyıldır hemen her kış, zaman ve parayı denkleştirip bir kayak tatili \nsığdırdım yaşantıma. Bu tutku yaratan sporu kaymayana anlatması zordur, \nbilirim. Bir kere bu zevki tadan için ise artık kurtulunması zor olan \nbir tiryakiliktir.
Noele az bir süre kala iki günlüğüne Münih'e gittim. Antalya havalimanında kışlık turistlerimizle, hacı adayları kafilesi ve onları uğurlayan elleri kameralı, heyecanlı akrabaları da vardı. Adaylar, açık gri, tek tip rahat giysileriyle sanki Mekkesporla maça giden bir spor kafilesi gibi zinde ve sevinçli bir telaş içindeydiler. Artık onları yeni bir yaşam bekliyordu. Döndüklerinde kendilerine, "hacı teyze", "hacı amca" diye seslenilecekti.
Bir arkadaşımızın kız kardeşi geçenlerde İstanbul’da evlendi. İki genç bir otelin balo salonunda muratlarına ererken, bizler çıktık kerevetlerine. Masalmış gibi anlatıyorum çünkü rahmetli Lady Di gelse gecenin görkemini kıskanırdı.
Bir milyon kilometrekarelik bu ilginç ülkeyi, bir haftada bitirmek mümkün olamayacağından, Mısır’ın Sina yarımadasının güneyindeki Sharm El Sheikh şehrinden başladım.
Alanya’nın yegane eli yüzü düzgün toplantı salonu olan Alanya Ticaret Odası’nda Alanya Tanıtım Vakfı ALTAV’ın turizm fuarları izlenimlerini dinledik. ALTİD, tanıtım konusunda misyonunu tamamlamış olmalı. Çoğunluğunu ALTİD’den tanıdığımız yöneticileri şimdi ALTAV formasıyla izliyoruz.
Fuara Türkiye’den katılan otelci ve acentecilerin amaçları hayli çeşitlidir.
Aklıma gelenleri sıralamaya çalışayım.
Eylül 1998’de, Saint Petersburg’un Kastüşka Hastanesi’nde geçirdiğim on gün sırasında; Rus insanını, çok dar gelirli tıp camiasını yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Hastane koridorlarında, hastalarla hemşirelerin, ikinci el makyaj malzemesi ve kozmetik takaslarını gözlemlemiştim. Kapımda 24 saat nöbet bekleyen biri silahlı, iki koruma görevlisi; doktora bile,”el insaf” dedirten bir kontrolle, beni izole edecek, “sakıncalı hasta” konumuna soktularsa da; her boş bulunduklarında, hastanede yaşayanlarla söyleşmeye çalışmıştım.