Biraz kuş gribini karikatür krizini unutup bana kulak vermeye çalışır mısınız?
“başımıza daha neler gelecek? at kızamığı mı, İspanyol hıçkırığı mı, yoksa koyun menapozu mu?” diye boşuna tahmin yürütmeye çalışmayın.
“Gelecek de bir gün gelecek” diyorlar ya reklamlarda hani.
“proaktif olayım, önceden yeni belalara hazırlık yapayım” lafları memleketimiz için pek geçerli değil bence.
Grip olmuş tavuğun davası olmuyor ki günümüzde.
Eskiden olsa pek istemezdim.
Ama
şu günlerde, Fenerbahçe’nin yenilgisi gibi, komşuların tavukları da
grip olunca, nedense sinsi bir gülümseme beliriyor yüzümde.
Şimdi biraz dünyevi konuları kenara bırakın ve benimle Fas’a kadar geliverin.
İki yıl kadar otel işletmeye çalıştık Fas’ın Agadir şehrinde.
Artık biz mi otel işlettik, Faslılar mı bizi işletti, orası biraz meçhul.
Başımıza bir iş gelmeden vakitlice ayrıldık oralardan.
Yeni oteller kiraladığımız için biraz eleştirel bir ses tonu ile bir arkadaşım şöyle demişti:
-“siz artık Afrika’da filan da otel tutarsınız!”
- “zaten kiraladık bile..”
Fas, Kuzey Afrika’nın cennet diyarlarından adeta.
680 yılında Araplar istila etmiş ve Faslılar’ı seve seve Müslüman yapmışlar.
Başkentleri Rabat.
Otuz üç milyon nüfusun yarısından fazlası okuma yazma bilmiyor.
Ama yoldaki deveci bile Fransızca konuşabiliyor.
Cezayir gibi yıllarca Fransız işgalinde yaşadıklarından, neredeyse herkes Fransızca konuşabiliyor.
Fransızca ve Arapça dışında Berberice de konuşuluyor Fas’da.
MODACILARIN ESİN KAYNAĞI MOROCCO
Volkswagen, iyi satan arazi modeli Touareg’in adını, burada yaşayan bir Berberi kabilesinden almış.
İsrail’e en fazla Yahudi göçü bu ülkeden gelmiş.
Başta
fosfat olmak üzere (Fas, dünyanın bir numaralı fosfat üreticisi) on
milyar dolarlık ihracatı olan Fas, on sekiz milyar dolarlık ithalat
yaptığı için, her yıl sekiz milyarlık bir açık veriyor.(bizdeki
tutumluluk onlarda yok anlayacağınız!!)
Para birimleri ise Dirhem.
Bir Euro on Fas Dirhem’ine bedel.
Tanzimat döneminde Osmanlı’da yenilenmeyi simgeleyen püsküllü fes, Fas’ın Fez şehrinden gelme.
Fes, önce Girit sonra kıta Yunanistan yoluyla Osmanlı topraklarına gelmiş.
Atatürk, Kastamonu’da o komik fötr şapkaları köylülere giydirip, fesi yasaklayana kadar bizim de ulusal simgelerimizden olmuş.
DEPREM ONLARIN DA KORKULU BELASI
1960 yılında 7.8 şiddetindeki deprem on beş saniyede 21.000 nüfuslu Agadir’i 18.000 kişi kadar eksiltmiş.
Yeniden yapılanmaları ise yıllar almış.
Nüfusun yüzde doksan beşi sünni müslüman.
459.000 kilometre karelik Fas’ın Atlas dağlarında kayak bile yapılabiliyor.
Ağrı dağından 1.000 metre alçak olan 4.165 metrelik Toubkal dağlarında üç- dört ay kayılabiliyor.
1999’da
Kral Hasan’ın ölümü üzerine tahta çıkan oğlu genç kral 6. Muhammed,
Fransa’nın Sorbonne üniversitesinde eğitim almış modern bir kral.
TURİZM HER DERDE DEVA..
Kral, turizmi işsizliğin ilacı olarak görüyor.
Yetmiş bin olan yatak sayısını 2010 yılına kadar 230.000’e çıkarmayı planlıyor.
Böylece, Fas’ın şimdilerde 2.300.000 olan turist sayısını da birkaç yıl içinde on milyon olarak hedefliyor.
Yatırımcılara yapılan yüzde elliye varan indirimler ile, Mısır’ın yaptığı gibi yabancı sermayeye cazip gelmeye çalışıyorlar.
Fas’da 38 siyasi parti var.
Parlamentoları, parti başkanları, eyalet valileri falan da var.
Ancak, önemli kararlarda ülkenin patronu kralın izni olmadan tavuk bile havalanamıyor.
Bizi yılda 300.000 kadar ziyaret eden Fransızlar Fas’ın bir numaralı ziyaretçileri.
Her yıl 850.000’i aşan Fransız Fas’a gidiyor.
Onları, ikiyüzer bin kişi ile Almanlar ve İspanyollar izliyor.
Tüm
yasaklamalara rağmen, ekonomik fuhuş ve bir kaç Dirhem karşılığında
uyuşturucu temin edilebilmesinin Avrupalı’ları cezbettiği söyleniyor.
Ben söyleyenlerin yalancısıyım.
Orada uzun bir süre kalan bir yöneticimizin, “bu memleketin yarısı polis diğer yarısı ise yosma” lafını da unutmaya çalışın.
Çünkü çok güzel bir ülke.
Yoksa, Yves Saint Laurent, Ayşegül Nadir ve daha bir sürü ünlü Marakeş’de ev satın alırlar mıydı dersiniz?
GİDERSENİZ MARAKEŞ’İ GÖRMEDEN DÖNMEYİN
Marakeş,
çölün ortasında, gecekondudan, kralın sarayına kadar tek tip somon
rengi ile, dağı taşı aynı renge boyanmış gizemli bir şehir.
Cma El Fna diye okunan bir pazarları var ki, oraya giden 500.000 turistten gidip de görmeyeni yoktur herhalde.
Fas’ın Kapadokya’sı adeta.
Marakeş, Fas’ın Antalya’sı diyebileceğim Agadir’den daha fazla ziyaret ediliyor.
Doluluk oranları daha yüksek, fiyatları da daha pahalı.
Turist sayısının fazla olmasına, yukarıda anlattığım duygusal nedenlerin de etkisi var tabi ki.
İşte böyle böyle.
Sizler, sadece Antalya’da mı turizm var sanıyordunuz yoksa?
Helga, François ve Olga’yı bütün dünya özlemle bekliyor.
Bozmayın moralinizi, biz hepsinden iyiyiz..
Tunç Müstecaplıoğlu
20.02.2006