Tenis sporuna en benzeyen oyunun adının Jeu de pomme (jödöpom diye okunuyor) olduğunu, bunun “avuç oyunu” anlamına geldiğini ve ilk kez on ikinci yüzyılda oynamaya başlandığını,
Modern tenisin temel ilkelerinin, 1874 yılında İngiliz binbaşı Walter Clapton Wingfield tarafından belirlendiğini,
Clapton’ın bu oyuna Sphairistike adı ile patent aldığını,
Aynı yıl Wimbledon’da dünyanın ilk tenis kulübünün kurulduğunu,
1877
yılında Wimbledon tenis kulübünde ilk tenis turnuvasının yapıldığını ve
zeminlerinin kulübün açıldığından beri çim zemin olduğunu,
İlk kadınlar tenis turnuvasının yine Wimbledon’da 1884 yılında yapıldığını,
Adına Grand Slam de denen dünyanın en önemli turnuvalarının;
Wimbledon (Londra-İngiltere),
Amerikan Açık (New York-ABD),
Avustralya Açık (Melbörn-Avustralya) ve
Roland Garros (Paris-Fransa)’da yapıldığını
Amerikan Açık tenis turnuvasının, (US Open) ilk kez 1881 yılında yani Atatürk’ün doğum yılında başladığını,
Avustralya
Açık’ın (Australian Open) nam-ı diğer Asya-Pasifik Grand Slam
turnuvasının, ilk kez Cimbom’un da doğum yılı olan 1905 yılında
oynandığını,
Avustralya’nın kort zeminlerinin 1988 yılına kadar çim olduğunu, daha sonra Amerika Açık gibi sert plastike çevrildiğini,
Roland Garros tenis turnuvasının 1925 yılında başladığını ve yegâne toprak zeminli Grand Slam turnuvası olduğunu,
Roland
Garros’un, Akdeniz’i uçakla geçen ilk pilot olduğunu, iyi de bir tenis
oyuncusu olduğunu, uçuşlarından birinde Akdeniz’e düşerek 36 yaşında
öldüğünü (1882-1918),
Ünlü tekstil firması Lacoste’un timsah ambleminin, 1920’lerin “timsah Rene” lakaplı ünlü tenisçi Jean Rene Lacoste’dan geldiğini,
Rene
Lacoste’un (1904-1996), ikisi Wimbledon, üçü Roland Garros, ikisi US
Open, dördü de çiftlerde olmak üzere 11 kez Grand Slam turnuvası
şampiyonluğu olduğunu,
Lacoste adı verilen modelin, örme türünün mucidi olduğunu,
En
uzun maçın 1969 yılında Wimbledon’da Pancho Gonzales ile Charlie
Passarel arasında oynandığını, maçın iki güne yayılarak toplamda beş
saat on iki dakika sürdüğünü (22-24, 1-6, 16-14, 6-3, 11-9)..
Bu maçın ardından maçları nasıl kısaltabiliriz diye düşünüldüğünü ve son sette tie break uygulamasının doğduğunu,
Tie
break uygulamasına ilk kez 1971 yılında yine Wimbledon’da başlandığını,
o yıl son sette durum 8-8 olunca tie break uygulandığını,
15, 30, 40
(önceleri 45 idi) sayılarının bir saatin üç ayrı çeyreğini ifade
ettiğini, oyunun ise saatin tamamlandığını simgelediğini,
Günümüzde
uygulanan son sette 6-6’lık eşitlik halindeki tie break’in son halinin
ilk uygulamasına ise Wimbledon’da 1979 yılında başlandığını,
Gelmiş geçmiş en genç Grand Slam şampiyonunun, 1984 yılında henüz 17 yaşındayken şampiyon olan Boris Becker’in olduğunu,
Becker’in aynı zamanda, bir Grand Slam turnuvasını kazanan ilk Alman sporcu olduğunu,
Yine Becker’in Wimbledon’da seri başı olmadan turnuvayı kazanan ilk sporcu olduğunu,
Tek
erkeklerde atılmış en hızlı servisin, 11 Haziran 2004 tarihinde ABD’li
tenisçi Andy Roddick tarafından saatte 250 kilometre ile atıldığını…
Kadınlarda
ise en hızlı servisin 2000 yılında Hollandalı sporcu Brenda Schultz-Mc
Carthy tarafından saatte 209 kilometre ile atıldığını,
Çek asıllı
ABD’li sporcu Martina Navratilova’nın (1956), 18 tek kadınlar, 31 çift
kadınlar, 10 karışık çiftlerde olmak üzere toplam 59 Grand Slam
şampiyonluğu olduğunu,
Yine Navratilova’nın Wimbledon’u 9 kez kazanan tek kadın tenisçi olduğunu,
Ünlü
tekstil markalarından olan Fred Perry’nin, 1935 yılında Wimbledon
şampiyonu olan ünlü İngiliz tenisçi Fred Perry’ye ait olduğunu,
Bir
tenis turnuvasında oynayan en yaşlı erkek tenisçinin 1969 yılında
Wimbledon’da oynarken 41 yaşında olan ABD’li tenisçi Ricardo Gonzalez
olduğunu,
En yaşlı kadın tenisçinin ise, 1983 yılında 40 yaşında iken oynayan, efsanevi ABD’li tenisçi Billie Jean King olduğunu,
King’in, aynı zamanda kadınlar ve erkeklerin tenis turnuvalarında eşit ödül rakamları almalarını sağlayan bir sporcu olduğunu,
Wimbledon’u
en fazla kazanan erkek sporcuların İngiliz W.C. Renshaw (1881-1889
yılları arasında) ve ABD’li tenisçi Pete Sampras olduğunu (1993-2000
yılları arasında), her ikisinin de bu turnuvayı yedişer kez kazandığını,
Wimbledon’da bugüne kadar oynayan en uzun boylu tenisçinin Hırvat Ivo Karlovic olduğunu, (2003 yılında, 2.08 m.)
İspanyol Nadal’ın 2005-2007 yılları arasında toprak kort üzerinde 81 kez üst üste maç kazandığını,
Wimbledon’ın
135 yıllık tarihinde, bugüne kadar sadece altısı erkek ikisi kadın
sporcular olmak üzere sekiz kez solaklar tarafından kazanıldığını,
2001 yılında kazanan son solak sporcunun Hırvat Goran Ivanisevic (1971) olduğunu,
Fanatik
bir Steffi Graf hayranı olan Günter Parche’nin, 1993 yılında
Hamburg’daki bir tenis turnuvasında tribünden atlayarak o yılların ünlü
tenisçisi Yugoslav Monika Seles’i (1973) sırtından bıçakladığını,
yakalandıktan sonra Steffi’nin yeniden bir numara olması için bunu
yaptığını söylediğini,
Seles’in ağır bir yara almamasına rağmen, bir daha eski günlerine dönemediğini,
Alman manyağın, sadece psikolojik tedavi gördükten sonra serbest bırakıldığını,
Teklerde en fazla Grand Slam kazanan erkek sporcuların;
Pete
Sampras (14 kez), Roger Federer (13 kez), Roy Emerson (12 kez), Rod
Laver (11 kez), Bjorn Borg (11 kez) diye sıralandığını, kadınlarda ise
durumun;
Margaret Court (24 kez), Steffi Graf (22 kez), Chris Evert
(18 kez), Martina Navratilova (18 kez), Billie Jean King (12 kez)
olduğunu,
1993 yılında finalde Steffi Graf’a (1969) yenilen Çek kadın
sporcu Jana Novotna’nın (1968) ödül vermek üzere merkez korta inen Kent
Düşesi’nin omzuna yaslanarak ağladığını,
Wimbledon tenis turnuvasında toplam 11.812.000 Sterlin (17.600.000 Amerikan Doları) ödül dağıtıldığını,
Tek
erkekler ve tek kadınlar finalini kazanan sporcuların her birinin
750.000 Sterlin (1.125.000 Amerikan Doları) kazandıklarını,
Bugüne kadar en fazla turnuva para ödülü kazanan ilk beş tenisçinin;
Pete
Sampras (43.3 m Dolar), Roger Federer (31.2 m Dolar), Andre Agassi
(31.1 m Dolar), Boris Becker (25 m Dolar) ve Yevgeny Kafelnikov (24 m
Dolar) olduğunu,
Türkiye’de ilk tenis canlı yayınının 1975 yılında Wimbledon’dan yapıldığını,
Arthur
Ashe ve Jimmy Connors (o sıralarda dünya bir numarası) arasında yapılan
bu karşılaşmayı, ilk siyahi şampiyon olan Arthur Ashe’in 3-1 kazanarak
şampiyon olduğunu,
Bu maçı TV’den bizlere canlı olarak anlatan sunucunun ünlü televizyoncu Cenk Koray (1944-2000) olduğunu,
Şimdi
adına US Open’da bir stadyum olan Arthur Ashe’in, 1993 yılında henüz 50
yaşındayken hastanede karışan bir kan dolayısı ile AİDS’ten öldüğünü,
Ünlü şampiyonumuz Nazmi Bari’nin (1929-2008) 1951-1965 yılları arasında aralıksız olarak Türkiye şampiyonu olduğunu,
Bari’nin 1958 yılında Wimbledon’da eleme turlarına, 1963 yılında ise Amerikan Açık tenis turnuvalarına katıldığını
BİLİYOR MUYDUNUZ ?