Bir polis memuru böyle sormuş İlhan Selçuk’a.
83 yaşı da basında sıkça vurgulanmış.
Yirmi iki yıl önce, yani 1986 yılında tanıştığımızda demek ki 61 yaşındaymış İlhan Selçuk.
Şimdiki Alanya Pegasus oteli o zamanlar Club İncekum’du.
Havuzsuz, klimasız yarım pansiyon odaları, bugünkü beş yıldızlı herşey dahil fiyatlarından daha yüksekti.
Hatırladığım
kadarı ile o yıllarda, Cumhuriyet gazetesi ile Club İncekum yönetiminin
arasında ücretsiz ilan-ücretsiz tatil türü bir takas anlaşması vardı.
Sivas Madımak oteli katliamından şans eseri sıyrılan yazar Hasan Uysal da o yıllarda Cumhuriyet’de yazardı.
Ben de o yıllarda Salih Çene’nin yöneticiliğini yaptığı Club İncekum’da dükkan işletiyorum.
Hasan Uysal, “yarın İlhan Selçuk gelecek” dediğinde heyecanlanmıştım.
- pekiyi tanışabilir miyiz?
-
Zannetmem, İlhan abi hayli gergin, 12 mart anılarını Ziverbey Köşkü
adlı bir kitapta toparlayacakmış. İşkence anılarını yazmak onu
yoracaktır. Ama yine de bir sorarım.
İki gün sonra tanıştırdı bizi.
Asık suratlı bir adam beklerken, hoşsohbet, güleryüzlü bir beyefendi bulmuştum karşımda.
Kısa sürede kaynaştık.
Artık her akşamüstü birlikteydik.
Side’ye öğle yemeğine gittik.
Ben de o genç polis gibi sormuştum.
“size İlhan abi diyebilir miyim?”
Döner dönmez aradı ve Istanbul’daki evlerine davet etti.
“artık, Etiler’den Cağaloğlu’na her gün gidip gelmem gerekmiyor, yazıp yolluyorum şu adına faks denen harika aletle”
Eşi, rahmetli Handan hanım ve ağabeyi Turhan Selçuk’la da bu vesileyle tanışmıştık.
Abdülcanbaz’ın mucidi Turhan bey, “İlhan çok bahsettti sizden, ben de bir göreyim dedim” diye onurlandırmıştı.
Hatay ve Çatı restoranlarda doyumsuz sohbetlerimiz oldu İlhan abi ile.
Onun
engin tarih ve ekonomi bilgisine bir de muzip anlatımı eklenirdi ki
kendimi otuz yıllık arkadaşımla sohbet ediyorum sanırdım.
Sosyalist Parti kurucusu akrabam Esat Adil Müstecaplıoğlu’nu ondan dinlemek de özel bir anıydı benim için.
“Esat
Adil’in öldüğünü duyar duymaz Aziz’le (Nesin) yüzünün maskını çıkarmak
üzere evine koştuk. Ancak bir kalp krizi sonucu kafasını banyoya
çarparak vefat ettiğinden bu mümkün olamamıştı”
Bir akşam Beyoğlu’nda Çatı’dan çıkmıştık.
On beş yaşındaki arabama bindik.
Handan hanım, onun ağabeyi emekli büyükelçi beyefendi ve İlhan Selçuk arabaya yerleştiler.
Kahrolası akü bitmesin mi.
- “İlhan abi siz buyrun direksiyona, ikinci vitese takın, ben de iteyim” diyecek oldum.
- “hiç gerek yok Tunç, ben arabadan pek anlamam, sen geç yerine biz iteriz diye cümleten inmesinler mi arabadan.
Yaş
toplamları iki yüzü geçkin konuklarım soğuk bir Beyoğlu gecesinde
arabayı iteklerken, direksiyon başında utancımdan sırtımdan soğuk terler
boşanmıştı.
Neyse ki, benim külüstür at arabası hemen çalışmıştı da bu eziyet uzun sürmemişti.
Aysel Gürel’in sağlığında yazımı yetiştiremedim.
Üreten insanlar yaş da mı almıyorlar nedir?
83 yaş lafı İlhan Selçuk’da hayli sırıtıyor.
1986 yılında aynı yaşta aynı enerjide gibiydik.
2008 yılında da polislerin kendisine hayran kaldığına eminim.
Her
gün, hem de Cumhuriyet gibi bir gazetede kırk beş yıldır köşe
yazabilmeyi algılayabilmek, benim gibi amatör bir yazan için hatırı
sayılır bir mucizedir.
Gerçi İlhan Selçuk pek konu sıkıntısı çekmez.
Ama kanımca, bu gözaltı süresi harika bir gözlem şansı yaratmıştır kendisine.
Sabaha karşı onu yatağından alıp götürenler hiç hatırlanmayacak, ancak sevgili İlhan abi eserleri ile hiç unutulmayacak..
Tunç Müstecaplıoğlu
24.03.2008